MHP Lideri Bahçeli’nin açıklamasında şu tabirlere yer verdi:
Bölgesel ve global meydan okumaların devamlı hızlanıp mevzi kazandığı bugünkü alacakaranlık devirde Türkiye’mizin iç barış ve kardeşlik ortamını tahkim etmesi gıpta edilecek bir gelişmedir.
Hayatın ve siyasetin olağan akışı içinde sorun çözme kültürünün etki alanını ve temin alanını gitgide genişletmesi geleceğimiz ismine umut vericidir.
Kaldı ki birbirine eklemlenerek düğüm üstüne düğüm olan kimi ağır sıkıntıların ulusal birlik ve dayanışma ruhuyla hallinden diğer makul ve mahut bir seçenek de yoktur.
Merhum Akif’in fehamet içeren, ferahlık vadeden şu kelamı tarihin ve coğrafyanın vakitler üstü daveti olarak ilanihaye varlığını her cihetiyle koruyacaktır:
Nitekim “Yaşayan görecektir, Türkiye ve Türk milleti ölmeyecektir.”
Mazlum feryatlarının gök kubbede çınladığı, zulmün kıtaları üst üste kamçılayıp yaraladığı menfur ve melun bir devranın insanlığın ortak uygunluğuna, ortak çıkarlarına ve barışçıl diyaloglara tahvili lakin ve lakin ahlaki sorumluluğun globalleşmesiyle mümkündür.
Bu konuda Türkiye’nin, tarihî müktesebatıyla, çağları kavrayan stratejik ufkuyla, hürmetkâr manevi dokusuyla, değer biçilemez ulusal kültürüyle, dayanılmaz salabet ve seciyesiyle önemli rol oynayacağı hamasi bir temenniden öte kaçınılmaz ahlaki vicdan misyonudur.
Zincirleme tepki gösteren savaş ve çatışmaların, insanlığı ve medeniyetleri içten içe kemirip tüketmesinin önü alınmadıkça kalıcı ve kuşatıcı mahiyetli huzur ve istikrara hasret hiçbir vakit bitmeyecektir.
Ne acıklı, ne tarifsiz bir acıdır ki, bilhassa Gazze’de yıkım, trajedi ve insani felaket daima tırmanmaktadır.
Ölen ve öldürülen bebekler, çocuklar, bayanlar, ezcümle paklar; gömülenler de cansız vücutların yanı sıra insanlık ve insani mirastır.
Filistinli kardeşlerimiz barbar bir ablukanın ateş çizgisindedir.
Gazze açlığa, susuzluğa, ilaçsızlığa, her türlü soysuz baskıya mahkum haldedir.
NETANYAHU’YA ÇOK SERT TEPKİ
Soykırım hatalısı, insanlığın utanç yüzü, eşine benzerine az rastlanır canilik markası olan Netanyahu’nun Gazze’yi işgal (ve bir adım sonra da ilhak) planı dünyayı ayağa kaldırması gereken alçak bir emeldir.
Birleşmiş Milletler’in derhal harekete geçmesi, en azından canlılık emaresi göstermesi, tedarik edilecek çok iştirakli “Barış Gücü”yle Gazze’de karar süren katliam ve Siyonist projeye darbe indirmesi artık hayat memat mevzusudur.
Bu cinayet ve melanet karabasanına karşı siyasi, askeri ve ahlaki temelde hareket etabına geçmek ertelenmesi ve gecikmesi feci sonuçlara yol açacak insanlık misyonudur.
Netanyahu’nun Gazze’yi yutma hevesi kursağında bırakılmalıdır.
Bu katilin savaşı bitirmek ismine ileri sürdüğü imha kaidelerini tartışmaya açmak ve gündeme taşımak dahi kabul edilemez bir yanlıştır.
Gelinen kademede Müslüman ülkeler, mağdur ve mazlumların arşa değen inilti seslerini, kalpleri sızlatan imdat seslenişlerini, açlıktan ölen bebeklerin yürekleri kavuran hallerini duymak, görmek ve bu suretle de İslami ve insani mesuliyetleri yerine getirmek durumundadır.
Ülkesini ve vatan topraklarını yürekle, legal ve haklı münasebetlerle savunan Hamas’ın onurlu çabası müzahir çevreler tarafından desteklenmelidir.
İsrail’in bölgemizde sahnelediği dehşet kampanyasına, en ileri düşmanlıklara sabır ve tahammül kalmamıştır.
Türkiye’nin İsrail’e karşı göstermiş olduğu reaksiyon ve itirazlar haklıdır, haysiyetlidir, tüzeldir, elbette ziyadesiyle isabetlidir.
Bunlar oluyorken, ülkemizde yaşanan ve gündeme yansıyan manidar ve müessif argümanların çok taraflı araştırılması, sistematik halde icra edilen dış ilişkili istihbarat operasyonlarıyla ilişiğinin olup olmadığı açıklığa kavuşturulmalıdır.
LGS ve geçersiz diploma ekseninde devamlı uzaklık alan kara kampanyanın toplumsal inanç ve huzuru baltalamayı gaye alan, terörsüz Türkiye ataklarını boşa düşürmeye çalışan sinsi bir tertip olup olmadığı da ince detayına kadar değerlendirilmelidir.
Organize sahtekarlık ve dolandırıcılık çeteleriyle çaba kuşkusuz sonuna kadar sürdürülmelidir.
Fakat zarfa bakarken mazrufun gözden kaçırılmaması, satıhta dururken asıl kök ve kaynağın ihmal edilmemesi ulusal güvenliğimiz, toplumsal ve toplumsal inanç bağlarımız açısından mecburidir.
Buna ek olarak Türkiye’nin ağırlaşan, belediyeler başta olmak üzere pek alana yayılan ve ağırlaşan türel davalardan hızla kurtulması, sonuçta adaletin eksiksiz tecellisi sağlanmalıdır.
Adli tatilin bitimiyle birlikte yargıyı saran mesnetsiz tartışma ve sürtüşmelerin kesinkes sonlandırılması, süregelen soruşturma ve kovuşturmaların bir an önce tamamlanması demokrasi ve hukuk güvenliği bakımından önceliğimiz olmalıdır.
Türkiye’nin moral ve motivasyon düzeyiyle hareket kabiliyetini zaafa düşüren her sorun başlığıyla yüzleşmek ve tahlille örtüştürmek hemen temin edilmelidir.
Bunu başarabilecek ve yapabilecek muktedir ve müstesna vasıf Türk milletinin ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin sarsılmaz bütünlüğünde mahfuzdur.
Ayrıca ve daha mühimi, “Terörsüz Türkiye” gayesine yaklaştıkça bayatlamış ve geride kalmış yapay ve cepheleştirici tartışmaların bir kere daha tedavüle sokulma yanlışıdır.
Coğrafi temelde kimlik tarifiyle ilgili bariz çarpıklıkların temcit pilavı üzere ısıtılıp siyasi gündeme iliştirilmesi gayeli ve marazi bir sakatlıktır.
Unutulmamalıdır ki, hepimizin müşterek kişilik ve kimliği, müşterek irade ve iftiharı, herkes eşittir Türkiye anlayışında temerküz eden müşterek kuvvet ve bedeli büyük Türk milletidir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kurulan “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu” vasıtasıyla huzur, umut ve kardeşlik üzerindeki sis bulutları dağıtılacak, yeni yüzyıl al bayrağın etrafında tezahür edecektir.
Bugüne kadar iki toplantı gerçekleştiren, üçüncüsünü de yarın yapacak olan mezkur komitenin geniş çaplı mutabakat ve meşveretle “Terörsüz Türkiye”nin yasal, türel, demokratik ve siyasi mukaddimesini hazırlayacağı yüksek ümit ve inancımızdır.
Milliyetçi Hareket Partisi samimiyet, sağduyu ve özveriyle kurul çalışmalarına katkı sunacaktır.
Son olarak, dün akşam saatlerinde, merkez üssü Balıkesir’in Sındırgı ilçesi olan 6,1 büyüklüğündeki zelzeleden etkilenen vatandaşlarımıza geçmiş olsun temennilerimi iletiyor, hayatını kaybeden vatandaşımıza Allah’tan rahmet, tedavi gören vatandaşlarımıza da şifalar diliyorum.
Devlet tüm kurum, kuruluş ve imkanıyla zelzele bölgesine müdahalede bulunmuş, herkese müşfik elini uzatmıştır.
Deprem hayatın ve coğrafyamızın inkarı mümkün olmayan gerçeğidir.
Kentleşme ve ömür planlarımızı bu gerçeğe muvafık yapmaktan diğer da bir deva ve çıkış yoktur.
Muhtemel sarsıntılara hazırlıklı olmak ise bir başka değerli ve öncelikli bir sıkıntı olup, Rabbim’den niyazım ülkemizi ve milletimizi her neviden musibet ve felaketlerden koruma etmesi, esirgeyip müdafaasıdır.
