“Türkiye Ekonomisinin Dünü ve Bugünü” oturumunda konuşan Prof. Dr. Nihal Tuncer, 2006 sonrasında orta sınıfta büyüme olduğunu ancak bu büyümenin borçlanmayla sağladığını belirtti. Tuncer, kredi genişlemesi ile gerçekleşen bu büyüme için artık kaynak kalmadığını belirtti.
İ.Ü. İktisat Fakültesi Mezunlar Cemiyeti’nin (İFMC) 1974’ten bu yana düzenlediği İktisatçılar Haftası’nın 45’incisi dün “Dünyada ve Türkiye’de Radikalleşen Sorunlar” ana temasıyla başladı.
“Türkiye Ekonomisinin Dünü ve Bugünü” oturumunda konuşan Prof. Dr. Nihal Tuncer, Türkiye ekonomisinin 2000-2021 arasında reel olarak ortalama yüzde 4.77 büyüdüğünü, tarımın yüzde 2.3, kamu yönetimi, eğitim, sağlık gibi hizmetlerin yüzde 3.8 ortalamayla genel büyümenin altında kaldığına dikkat çekti. 2006 yılı sonrası orta sınıfta bir büyüme olduğunu belirten Tuncer, bu gelişmenin ise temelde kredi genişlemesi kaynaklı borçlanmayla sağlandığını anlattı. Ancak gelir dağılımı açısından Türkiye’de pek bir değişiklik yaşanmadığını da ifade eden Tuncer, bir soru üzerine ortak sınıf ve borçlulukla ilgili son beş yılda yaşanan süreci şöyle özetledi: “Kredi genişlemesiyle bu kesime yönelik dağıtılan dış kaynak bitti. Bunun faturası da artık önümüze geliyor. Çünkü çok yüksek bir döviz faiziyle borçlandık.”
PLANLAMA İHTİYACI
Bilim ve teknolojide patlama yaşandığına, insanlığın bir kırılma noktasında olduğunu atıf yapan Emin Çapa ise buna verilmesi gereken yanıtın Türkiye açısından da “sol”dan gelmesi gerektiğini vurguladı. Türkiye’nin ise bundan çok uzakta kaldığını belirten Çapa, “Örneğin sanayi şirketlerinin sadece yüzde 0.3’ü yüksek teknoloji seviyesinde” dedi. Prof. Dr. İzzettin Önder de şu vurguyu yaptı: “Global planlama ihtiyacı var. Bunu da sol yapabilir.”
