Cumhuriyetimiz 100 yaşını devirmeye hazırlanırken 29 Ekim 1933’teki 10. yıl coşkusunu yansıtan 10. Yıl Müzesi’nde yoktan var edilen bir ulusun gururunu görebilirsiniz.
Ali İlhan Gülek, bir tarih
öğretmeni, aynı zamanda Bakırköylü Sanatçılar Derneği’nin
(BASAD) başkanlığını yürütüyor. Bakırköy’de Cumhuriyet’e
katkı sunmak için uzun uğraşlar sonucu yaşam geçirdiği,
Cumhuriyet’in 10. yılına yani 29 Ekim 1933’e adanan 10. Yıl
Müzesi Cumhruyetimizin her geçen gün büyüyen bir hafıza mekânı.
Ayrıntıları Gülek’ten dinledik.
– 10. Yıl Müzesi’ni kurmaya
nasıl karar verdiniz?
Bakırköy Belediye Başkanı
Bülent Kerimoğlu’nun desteğiyle, Bakırköy’de dört müze
kurduk. Bunlar, Atatürk Müzesi, A. İlhan Gülek Etnografya Müzesi,
Ergin Gülen Mizah Müzesi ve 10. Yıl Cumhuriyet Müzesi.
Cumhuriyet’in ilk 10 yılında tüm zorluklara, yokluklara,
isyanlara, baskılara karşın inanılmaz işler yapıldı.
Cumhuriyet kimilerinin beklediği gibi yıkılmamış, aksine
serpilip gelişmişti. Bu coşkuyla kutlanmayı hak eden bir durumdu.
Ancak 30 yıllık arşivim olmasa, deli gibi çalışmasak bu iş
olmazdı. Çünkü herkes 29 Ekim 1933’ün önemini biliyor.
O
günün fotoğrafını bulmak, gazetesine, dergisine, puluna,
madalyasına ulaşmak kolay değil. Bulsanız da büyük bir bedel
ödemek zorunda kalıyorsunuz. Bu fotoğrafları ve diğer sergi
eşyalarını sahaflardan, kıyasıya kapıştığım mezatlardan,
açık arttırmalardan, antikacılardan ve kitapçılardan topladım.
İnternet üzerinden de pek çok şey satın aldım. Bu arada müzeyi
görenlerin, arkadaşlarımın, koleksiyonerlerin bağışları da
oldu. Şapka koleksiyonunu Dr. Murat Görgülü bağışladı.
Konyalı avukat Ahmet Ergun’un, antikacı Adnan Mamati ve Cengiz
Şahin’in katkılarını anmadan geçemem.
– Müzede sırf Ankara veya
İstanbul değil Türkiye’nin dört bir yanından 29 Ekim 1933’e
ilişkin görseller var. O görsellere bakarak insanların o günkü
coşkuları ve heyecanları hakkında ne söyleyebilirsiniz?
Ankara Hipodromu’ndaki 10. yıl
törenlerini, Atatürk’ün unutulmaz nutkunu, bandoyu ve
diğerlerini Rusların çektiği belgeselden izledik. Bunlar resmi
törenlerdi ve Atatürk’ün huzurunda yapılıyordu. Hipodrom
coşkuluydu da Türkiye’nin diğer yerleri nasıldı acaba diye
düşündüm. Urfa’da, Van’da, Isparta’da, Konya’da
Balıkesir’de, Eskişehir’de ve tabii ki İstanbul’da çekilmiş
fotoğraflar topladım. Özenle süslenen arabalarda gezenlerin,
Cumhuriyet taklarının altında poz veren zarif giyimli kadınların,
fötr şapkalı beylerin, en temiz giysisiyle törene katılan
köylülerin, çocukların, izcilerin kısaca herkesin fotoğraflarını
topladım.
Tek tek büyütüp yüzlerine baktım insanların.
Heyecan, mutluluk, gurur sahiydi. Beni en çok etkileyen iki
fotoğraftan söz etmek istiyorum. Birincisi, Bakırköy’de kurulan
Cumhuriyet takının önünde Türk sinemasının en önemli
senaristlerinden Bülent Oran’ın 9 yaşındayken annesiyle
çektirdiği fotoğraf. Bu fotoğraftaki Cumhuriyet takının
kopyasını müzemizin girişine yaptık. İkinci fotoğraf ise en
temiz giysileriyle, çarıklarıyla törene katılan bir köylümüze
ait. O gün resmi binalar, meydanlar, evler, yollar süslenmişti.
Fotoğraftaki o köylü adam ise belki de sahip olduğu tek şeyi
olan öküzünün iki boynuzunun arasını süsleyip gelmişti
törenlere. Sadece bu fotoğraf için bile bir müze yapmaya değmez
mi?
KADIN ŞAPKALARI KOLEKSİYONU
– Ziyaretçiler müzeye
geldiklerinde ne görebilecekler?
Atatürk’ün başyazılarını da
yazdığı Hakimiyet-i Milliye Gazetesi’nin 1 Ekim-6 Kasım 1933
arasındaki 37 günlük eksiksiz koleksiyonu var. Tabii ki Cumhuriyet
Gazetesi ve o gün için çıkardığı özel ek de müzemizde.
Musiki Muallim Mektebi, 10.Yıl Marşı’nın öğrenilmesi ve doğru
söylenmesi için deliler gibi çalışmış.
Bu resmi belgeleri ve
yazışmaları müzede görebilirsiniz. Tabii ki 10. yıl
madalyaları, rozetleri, plakları, sigara ve çikolata kutuları ile
şiir- piyes, hikâye kitapları da görülebilecekler arasında.
Bence en güzel seçkilerden biri kutlamalarda giyilen kadın
şapkaları. Bu şapkalar, bir zarafet ve çağdaşlık örneği
olarak müzemize değer katıyor.









