Genç Mimar Gamze YILDIRIM ile keyifli röportaj gerçekleştirdik.
1-) Gamze Hanım bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
İstanbul Şişli doğumluyum . Karadenizli bir dede ve anneanneyle büyüdüm . Dedem müteahhitlik yapıyordu gününün çoğu kısmını şantiyelerde geçirirdi . Resime sanata karşı yeteneği vardı . Bende ona çekmiş olucam ki ;
Elim kalem tuttuğundan beri çizim yapmaya başladım . Henüz mimarlık mesleğinin ne olduğunu bilmediğim yaşlardan itibaren mimar olmak istemiştim. Mecidiyeköy Anadolu lisesini bitirdim . Sonrasında İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Mimarlık ve mühendislik fakültesinden mezun oldum .
2-) Meslek seçimi ile ilgili neler söylemek istersiniz?
İnsan neyi seviyorsa onu yapmalı diye düşünüyorum . Lise sonrası bir üniversite sınavı var, herkes buna odaklanıyor. Aslında konu o değil. Sınavda kaç net yaptığın hayatta önemli olmuyor. Çünkü yaptığın nete göre girdiğin üniversite bölümü, seveceğin mesleği sağlayamayabilir. Bunlar doğru orantılı konular olmadığı için önceden neyi sevdiğini bilmek lazım. Üniversite sınavı amaç haline geliyor, oysaki sevdiğin şeyi bulup sınavı bir araç olarak görmek gerek. Burada anne babaların yönlendirmesi gerekiyor. Ben hem kendi isteğim hem ailemin yönlendirmesi ile küçük yaşımdan itibaren hep çalıştım. Yaz tatilleri için anne babalar çocuklarını hangi kursa yazdıracağını şaşırıyorlar. Bence kursa yazdırmasınlar, bir yerde çalışmasını sağlasınlar. Benim liseyi bitirdikten itibaren böyle bir sürecim oldu. Her sene de farklı bir yerde çalıştım, hepsi de çok farklı bir tecrübe oldu. Eğitim sistemimiz insanın kendini aşmasını neredeyse mümkün kılmıyor. Parmak kaldırıp konuşmaya cesaret edemeyen çocuklar yetişiyor, çünkü çocuklar küçük yaşlardan itibaren neyi söylemesi gerektiği konusunda koşullandırılıyorlar. Bunun sonucunda da düşündüğünü, istediğini söyleyemeyen ya da bunu bilmeyen öğrenciler oluyorlar. Bunun tamamen mümkün olması ise sadece okulda olabilecek bir durum değil çünkü okulda başarılı bir kişinin iş hayatında başarılı olması birbiri ile doğru orantılı değil bunun ortaya çıkması için de çocukların ve gençlerin erken yaşta bir işte çalışmaları gerekiyor.
3-) Mimarlık ve iç mimarlık mesleğini yapabilmek için yetenek ve bilgiden bağımsız olarak hangi insani özellikler gerekiyor?
Sabır gerekiyor. Her şeyde çok sabırlı olmak gerekiyor. Fakülte eğitimine de ben komando eğitimi diyorum, o da sabrımızı ölçmüştü. Ve şimdi bakıyorum hiç boşuna vermemişler bize bu eğitimi, çünkü mezuniyetten sonra kat kat fazlasını görüyorsun. Günümüzde, hele insanların talepleri ve gördükleri çok daha fazla, bu sebeple sabırlı olmak gerekiyor. Bu hepsini kapsıyor bence.
4-) Ofisinizi mezuniyetinizden hemen sonra mı kurdunuz acaba, süreç nasıl gelişti?
Üniversite de ikinci sınıftan beri gerek inşaat firmaları gerek mimarlık ofislerinde çalıştığım için aslında bu benim için kolay bir süreç oldu diyebilirim .Mezun olduktan iki yıl sonrada kendi ofisimi açtım ilk başta adım ve soyadım kısaltması GY mimarlık düşünürken , Gamze Yıldırım Mimarlıkla son buldu Tasarım ve sanat üzerine ilerlemek ve iz bırakmak istiyorum .
5-) Ofisinize bir proje geldiğinde dikkate aldığınız belirli bir kriter var mı? Proje süreciniz nasıl ilerliyor?
En önemli kriter müşteriyle aramızda sağlıklı bir iletişim kurulması. Sağlıklı iletişim kurulduğunda ortaya başarılı projeler çıkıyor. Proje sürecinde ilk olarak rölöve alıyoruz. Daha sonra projenin ilerleyişi hakkında planlama yapıyoruz. Yerleşim planını oturttuktan sonra tekrar müşterimizle konuşuyoruz. Buradaki en önemli nokta mekan-insan arasındaki ilişkiyi doğru kurabilmek. Bazı noktaları ise kullanıcıya bırakmayı seviyorum. Onlar bize referans olmuş oluyorlar. Aynı zamanda mekan içerisine kullanıcının kendi dokunuşlarını katmasının daha sonra kişiye daha çok keyif vereceğini düşünüyorum. Ve projelerde müşterimin karakterini yansıtmayı seviyorum.
6-) Sizce bir projeyi başarılı kılan en önemli özellikler nelerdir?
İlk olarak projeyi kendim beğenmeli ve içime sindirmeliyim. İkinciye ,üçüncüye revize ettiğim hatta sıfırdan çizdiğim projeler oldu. Yani ben beğenip müşteriye sunduğum zaman müşterim beğenmemiş olsa bile o benim için başarılı bir iş olmuş oluyor. Tabii ki bu durumu anlayışla karşılayabiliyorum. Çünkü hem konuya uzak olmaları hem de işleve odaklanmaları sebebiyle bazen olayı tam olarak kavrayamayabiliyorlar. Aynı zamanda projede günümüzde mevcut olan son yenilikleri takip etmenin de projeyi başarılı kılan oldukça önemli bir etken olduğunu düşünüyorum.
7-) Bu bir donanım gerektiriyor, siz bunu nasıl elde ettiniz?
Algı açık olunca siz istem dışı bir gözleme ve öngörüye sahip oluyorsunuz. Ne, nerede, nasıl durur, hangi iş nerede yapılır, nerede yapılırsa yaşar gibi soruların cevaplarını tahmin edebiliyorsunuz. Sonuç olarak ben, hiç bir zaman, sözleşmeyi imzalayayım, paramı alayım diye projelere bakmadım. Hep kendim için değil karşı taraf için bir adım sonrayı düşünerek çalıştım.