“Hiç beklenmedik anda karşımıza çıkan binaların duvarlarındaki çizgi roman kesitleri” nedeniyle “ruhuna çizgi roman sızmış kent” olarak tanımlıyorum Brüksel’i. Bazen “sürrealizmin başkenti” olarak adlandırsam da sanki 15. yüzyıl kökenli bir okul olan Flaman resminden sonra resim tarihine adını yazdıran René Magritte’i unutuyor gibiyim.
21 Kasım 1898’de Lessines’de doğan filozof ressam Magritte, 68 yılda 20. yüzyıl sanatına damgasını vurduktan sonra 15 Ağustos 1967’de Schaerbeek’te evimin paralel sokağında, 300 metre ötesinde yaşama veda etti. Hatta bu nedenle daha önce yazdığım bir yazının başlığı “Komşum René Magritte” idi.
Brüksel’de “Belçika’nın sürrealitenin krallığı olduğunu anlamanız için” gökten koyu pardesü giymiş, fötr şapka takmış birbirine benzer adamların yağması dışında her şey mevcut. Paketinde, yüzünün önünde güvercin ya da yeşil elma bulunan melon şapkalı takım elbise giymiş adam resmi olan çikolatalar piyasada. René Magritte’in meşhur ettiği fötr şapka, pipo ve resimlerinde kullandığı simgeler turistik dükkânların reyonlarını süslüyor. Ünlü resimlerinin reprodüksiyonları yok satıyor.
30 Haziran’a kadar iki tane Maritte müzesi vardı Brüksel’de: 2009 yılında Kraliyet Güzel Sanatlar Müzesi içinde açılan Magritte Müzesi ve 1999 yılında René Magritte müzesi haline getirilen ressamın Jette’deki evi. Bu iki müze yetmemiş olmalı ki doğumunun 125. yılında kent merkezi 30 Haziran’da Magritte açık hava müzesine çevrildi. Magritte Vakfı, Magritte Müzesi ve Brüksel Belediyesi “resimleri dev boyutlarda binaların cephelerine yansıtmak, müzelerden çıkarıp sokakta halkla buluşturmak için” bu işin ustası sokak sanatçısı Julien de Casabianca’yı görevlendirdi. Casabianca çevreye saygılı bir sanatçı ve duvarlara zarar vermiyor, ağırlıklı olarak biyolojik olarak parçalanabilen bitki bazlı hammaddelerden yapılmış standart duvar kâğıdı macunu kullanıyor.
SANAT SOKAKTA!
Sanatçının sekiz anıtsal kolajı 7 Ocak 2024’e kadar Brüksel’deki bazı cephelerde sergilenecek. “Magritte’in İzinde” etkinliği sayesinde başkent melon şapkalar ve dev güvercinlerle dolup taşıyor bugünlerde. Casabianca’nın 8 dev kolajından oluşan bu yolculukla Magritte’in eserlerini yeniden keşfediyorsunuz. Brüksel’in kalbinde Brouckère meydanında başlayan René Magritte yolculuğu meşhur “Grand Place” meydanı çevresinde ve Mont des Arts’ta devam ediyor ve Magritte Müzesi’nin bulunduğu Kraliyet Güzel Sanatlar Müzesi yakınında Place Royale’de sona eriyor. Bu yolculuğu, 9 ay kapalı kaldıktan sonra 25 Mayıs’ta tekrar açılan Brüksel’de zamanında sürrealist yazar çizer ve sanatçı takımının buluştuğu halen entelektüellerin buluşma mekânı olmaya devam eden “La Fleur en Papier Doré” kafede yöresel Brüksel birası Lambic kadehimi René Magritte ve arkadaşlarının şerefine kaldırarak taçlandırdım ben.
Sıradan görüntüleri alışılmadık bir şekilde betimleyerek çarpıtmak Magritte’in tarzıydı; “tanıdık olanı rahatsız edici kılmak ve temsilin ve gerçekliğin doğası hakkında soru işaretleri uyandırmak” onun işiydi. Bulutlar, pipolar, melon şapkalar ve yeşil elmalar, sanatçının eserlerinin en çabuk tanınan simgelerinden bazıları. Geçici sanat eserlerinin çoğunda “melon şapkalı adam” dikkat çekiyor. “İnsanlar her zaman müzeye girmeye cesaret edemiyorlar ama sanat herkes içindir ve bu nedenle sokakta olması önemlidir” diyen organizatörler, Magritte’i hem müzelerde hem de sokaklarda sergileyerek Brüksellilere yaklaştırıyor, sürekli yaşamasını sağlıyorlar.
ÇİÇEKLERLE SÜRREALİZM
Kentin ruhunu biçimlendiren sanatçısının 125. doğum gününde Brüksel’de 11-15 Ağustos tarihleri arasında düzenlenecek olan Flowertime etkinliğinde de “Bu bir Belediye Binası değil!” başlığıyla tarihi belediye binasında 15 odaya çiçeklerle sürrealizm ruhu bezeyerek Belçika sürrealizmine saygı duruşunda bulunacak. Dünyaca ünlü Çiçek Halı ile dönüşümlü olarak iki yılda bir düzenlenen etkinliğin beşincisi için 23 çiçek sanatçısı ekibi Belçika sürrealizmine saygılarını sunmaya hazırlanıyor. Sürrealizm çiçek kreasyonlarına uygulanacak.
Giriş holünden koridorlara, toplantı ve kabul salonlarına kadar mis kokulu ve renkli teşhirler yaratılarak ziyaretçilerin hayal gücü harekete geçirilecek Grand Place ile birlikte UNESCO dünya mirası listesinde yer alan gotik belediye binasının içini ziyaret etme fırsatı doğacak Brüksellilere.