Hayatını Kaybeden Güllü’nün “Annemi Öldürmek İstiyorum” Diyen Kızı Tuğyan’ın Tam İfadesi Ortaya Çıktı!

Yatak odasındaki camdan düşerek hayatını kaybeden Güllü’nün vefatı günlerce manşetlerde kaldı. Başlarda bir kaza olduğu düşünülen olay, vakit geçtikçe kanıt yetersizliği ve tabirlerin tutarsızlığı sebebiyle kuşkulu hale geldi. 

Cinayet ofise taşınan davada Güllü’nün tırnaklarından alınan örneklerin sonucunca rastgele birinin DNA izine rastlanmadı. Dün ise davada yeni bir gelişme yaşanmış, Güllü’nün Arap sabunuyla temizlendiği ve bu yüzden de kaygan olabileceği düşünülen konutundaki yerde rastgele bir kayganlaştırıcı unsur bulunmadığı ortaya çıkmıştı.

Birkaç gün evvel Güllü’nün kızı Tuğyan’ın, Güllü’nün işvereni Ferdi beyefendiye attığı sav edilen ‘Annemi öldürmek istiyorum’ içerikli iletiler ortaya çıktığında da dava tekrar gerilmişti.

O gün neler yaşandığıyla ilgili;

‘Ben o gün arkadaşım Sultan’la gündüz vakti  Yalova merkezde bulunan Star AVM’ye gitmiştim. Hatta kızımın bakıcı adayıyla görüşme yaptık. O görüşmeden sonra da Çınarcık’taki konutumuza geldik. Zannediyorum hava kararmamıştı, Akşama doğruydu, saatini tam hatırlamıyorum. Hatta annem beni telefonla arayarak, ‘Yağmur yağabilir, arabayı dikkatli kullan’ diye uyarmıştı. Biz geldik, üst konutumuza çıktık. Meskene çıktığımızda annem odasında uzanıyordu. Ben odama geçtim, üstümü değiştirdim hatta mutfakta yemek yedik. Arkadaşımla annem o orta bir duş aldı. Sonra biz salona geçtik, annem salona geldi. Üçümüz yani Sultan, annem, ben salonda oturmaya başladık, sohbet ettik. Bakıcıyla ilgili konuştuk, güldük, eğlendik. 

Sonra televizyonda müzik dinlemeye başladık hatta birinci başta duygusal modüller dinledik. Sonra roman havası üzere hareketli kesimler çalmaya başladı. Salonda daima birlikte çok oynadık. Hatta bana müzik söylettirdi, bunun görüntüsünü da çekmiştim. Sonradan aklıma geldi. O görüntüler hala benim telefonumda, evraka sunmaya hazırım. 

Bu ortada annem salonda içmeye başlamıştı. Bizim gözümüzün önünde iki şişe beyaz renkte şarap içti. Hatta şişeyi bittikçe çöpe attı geldi, üçüncü şişe kırmızıydı. Üçüncü şişeye de başlamıştı. Biz onunla bir arada alkol almadık. Ben aslında çok ender alkol kullanırım lakin annem sıkça alkol tüketirdi. Alkol çok tüketiyordu, her gün alkol tüketirdi. İlerleyen saatlerde anneme, ‘Anne biz içeri odaya geçiyoruz, yatıyoruz’ üzere bir şey dedim. Annem salondaydı. Biz Sultan’la odama geçtik. Benim odamdaki cam açıktı. Zati annem hem kendi odasını hem de benim odamı, mutfak, salon camlarını daima açık tutardı. Annem sıcaktan bunalan birisiydi, o yüzden camlar genelde daima açık olurdu. 

Odada Sultan’la benim yatağımın üstünde oturdu. Saçlarımızı düzelttik, saçlarımızı düzelttik, ördük vs. Sultan bir ay evvel kaza geçirmişti, bu sebeple alnında dikiş izleri vardı. Bu duruma çok başını takıyordu, sık sık dikişlerine dokunuyordu. Tekrar gardrobun aynasına gitti ve dikişlerine bakıp duruyordu. Annem sanırım o sırada tuvalete gitmiş. Ben tuvalete gittiğini görmemiştim. Sonradan kameralara baktığımızda gördük. Bir müddet sonra bizim odamıza geldi.

Bu sırada salondaki televizyonda müziğin sesi yoktu, bir halde açıktı. Odama geçtikten sonra ben de telefonumdan müzik açmıştım. Annem odaya geldiğinde ‘Malkata’ isimli roman havası çalıyordu. Biz de Sultan’la bir arada ayaktaydık ve oynuyorduk. Annem odaya geldiğinde bize eşlik etti, o da oynamaya başladı. Hatta Sultan’ın elinden tuttu, onu da roman havası oynatmaya çalıştı. Hatta ben anneme ‘Anne Sultan roman havası oynamayı bilmez’ dedim, güldük. Hatta annem bize latifesine o*** dedi. (Küfür ettiğini belirtiyor) Yeniden güldük, oynamaya devam ettik. Benimle de oynadı, hatta sarıldık. Bu sırada annem, kelam konusu cama gerim dönük halde idim, camla ortamızda biraz bir aralık vardı. 

Sonra annem oyun oynaması sırasında benim yanımdan, ardıma, cama hakikat oynayarak geçti. Hatta Sultan o sırada, yeniden eli alnında, tekrar dikiş izlerini kurcalıyordu. Sonra bir patırtı üzere ses duydum. Lakin aslında tam ne sesiydi, onu bile hatırlamıyorum. Birden gerimi döndüğümde annemin elbisesini güya görür üzere oldum. Annemi ne halde gördüğümü bile tam hatırlamıyorum. Sonra ‘Anne’ diye bağırıp dışarı çıktım. Aşağıya gerçek koşmaya başladım. Güya annemi kaldırmaya çalıştım üzere hatırlıyorum. Ona sarıldım fakat o kadar şoktaydım ki her şey aşağıda hatırlamıyorum. Sanırım apartmandan çıkınca Çiğdem ablanın kapısını çaldım. Esasen aşağıya inerken de bağırarak iniyordum. Polisi, ambulansı kim aradı onu bile hatırlamıyorum. Ben koşmaya başladığımda Sultan da gerimde koşuyordu. Aşağıya o da koşarak indi.’

Güllü’nün nasıl düştüğüyle ilgili;

‘Ben annemin aşağıya nasıl düştüğünü görmedim. Yalnızca gerimi döndüğümde elbisesini görür üzere oldum. Onu dahi tam hatırlamıyorum. Münasebetiyle aşağıya yüz üstü mü art üstü mü düştü hatırlamıyorum. Ben bir ses duydum, o denli gerimi dönüp annemin düştüğünü gördüm. Lakin sesin ne olduğunu hatırlamıyorum. Annem o sırada bağırdı mı hatırlamıyorum. Nasıl bir sesti mana veremiyorum.

Kameralarda tuvaletten çıktıktan sonra bizim odaya bakarak ‘O ne lan?’ tabiri sırasında, biz odadaydık. Ancak biz odadayken onu duymadık, annemin tuvalete gittiğini de görmemiştik. Annem odaya girdiğinde de müzik açıktı ve biz oynuyorduk. Annem de zati odaya girer girmez oynamamıza eşlik etmeye başladı. 

Bu ortada annem alkol alınca, ‘O ne lan?’, ‘Hazır mıyız?’, ‘Hop’, ‘Bizimkiler’ üzere sözler söylerdi. Bu sözleri alkol alınca daima tekrarlardı. O gün zati çok sevinçliydi. Bizimle de daima sevinçli bir halde sohbet etti, oynadı.’

Güllü’nün bir düşmanı olup olmadığı ve asistanı Çiğdem hakkındaki savlarla ilgili;

‘Annemin düşmanı olduğu ya da nefret ettiği kimse yoktu. Yalnızca asistanı Çiğdem’le ortasında çok kolay bir kırgınlık vardı lakin tekrar de görüşüyorlardı. Hatta benim telefonum üzerinden birkaç sefer birbirlerini aradılar. Hatta annem onu kısa bir müddet evvel kahvaltıya davet etmişti sonra Çiğdem abla gelmemişti. Yeniden de birbirlerini severlerdi. Birbirlerinin sıkıntı vakitlerinde çok takviye olmuşlardı. Çiğdem ablalar bizim katta oturuyordu, annesiyle yaşıyordu. Çiğdem ablanın salonuyla annemin odası bitişikti lakin orada dikenli korkuluk vardı. Bunu da daha evvel oturanlar vaktinde yapmış hasebiyle iki cam ortasında geçiş sağlanamaz. İmkansız bir durumdu.’

Arkadaşı Sultan, erkek kardeşi ve kendisinin Güllü’yle ortasındaki alakayla ilgili;

‘Benim annemle aram pek düzgündü, hiçbir kahrımız yoktu esasen birlikte yaşıyorduk. Hatta arkadaşım Sultan’ı da manevi kızı üzere görüyordu. O da 1.5 sene evvel annesini kazada kaybetmişti. O yüzden annem ona daha fazla merhamet ediyordu, üstüne titriyordu. Hatta ‘Hep burada kal’ diye ısrar ediyordu. Ona ayrıyeten güveniyordu, son 1 aydır Sultan çoğunlukla bizim konutta kalıyordu. O da anneme ‘Gül Anne’ diye hitap ederdi, birbirleriyle çok yeterli anlaşır ve birbirlerini çok severlerdi. Annem, erkek kardeşimle de çok düzgündü. O da gelir annemi ziyaret ederdi, İstanbul’da çalıştığı için orada yaşıyordu. O gün katiyen İstanbul’daydı. Yalova’da değildi. 

Ben olay sırasında Yağız’ı aramışım ve hatta telefonda çığlık atmışım lakin ben bunu hatırlamıyorum. Yağız bana anlattı sonra Yağız da komşumuzu arayıp, ‘Ne oldu?’ diye sormuş, olayı o denli öğrenmiş sanıyorum. Yağız Yalova’ya geldiğinde ben hastanedeydim diye hatırlıyorum.’

Uyuşturucu kullanıp kullanmadığıyla ilgili;

‘Benim uyuşturucu yahut alkolle ilgili hiçbir sorunum yok. Alkol zati çok ender kullanırım. Uyuşturucuyu yaklaşık 7 yıl evvel bıraktım zira kızım dünyaya geldi. Bir daha da asla kullanmadım. Aslında sonra hemşire olarak Yalova Uzmanlık Hastanesi’nde çalışmaya başladım. 8 ay evvel işi bıraktım, Etkin hastanesine geçecektim. Arkadaşım Sultan’ın da uyuşturucu kullandığını hiç görmedim. Zati annem bu mevzuda çok katıdır, hiçbir vakit kendisi uyuşturucu unsur kullanmamıştır. Asla kullanılmasını da istemez. Hatta o kadar dikkatlidir ki bir ilacı uzun mühlet kullanmaz, bilmediğini kullanmaz yalnızca yatağının yanında raporlu antidepresan ilacı vardır. Annemin vertigosu yoktur.  Beyin damarlarında genişleme ve daralma olduğunu biliyorum, bununla ilgili ozon tedavisi görüyordu. Tedaviyi yarım bıraktı. Fakat annem alkol alınca olağanın dışında süratli yürür, o gün de sözümün başında da belirtiğim üzere şarap içmişti ve yürümesi dengesizleşmişti. Hatta salonda da yeniden istikrarsızdı, alkolün tesiri başlamıştı.’

Evdeki kameraların ne vakit takıldığıyla ilgili;

‘Evdeki kameralar 8 ay evvel yahut biraz daha evvel takılmıştı. Annem dijital eserleri ve gösterişi çok severdi. Kendisi taktırmak istemişti ancak dijital yahut teknolojiden de anlamazdı. Hatta kardeşim Instagram yahut telefonuyla ilgili yapılacak şeyleri yapardı. Kameralarla ilgili meşakkatlerini da kardeşime söylerdi. Kameraların manzara uygulaması Yağız ve annemin telefonunda var lakin benimkinde yok.’

Yerlerin kaygan olması savıyla ilgili;

‘Annem çok titiz bir insandı. Her yerin nizamlı, pak olmasını isterdi. Konuta haftada iki üç sefer paklık gelirdi. Annem kendisi de daima paklık yapar, yerleri siler, toz alırdı. Çeşitli deterjanlar kullanırdı, deterjanlara çok düşkündü. Daima meskene deterjan yahut koku siparişi gelirdi. Bizim konutumuzda yerler parkedir, kaygan olabilir.

Annem meskende daha evvel birkaç defa düşmüştü. Hatta benim yanımda da düşmüşlüğü vardı. Bir kezinde Çiğdem ablayla otururken düşmüş hatta onu hastaneye ben ve erkek arkadaşım götürmüştük. Düşme sebebi alkol aldıktan sonra alkollü olduğu ve istikrar sorunu yaşamasıdır. O yüzden düşüyordu. 

Annem ‘Malkata’ isimli roman havasını oynarken ‘twerk’ gibisi hareketler yapıyordu. Sahnede de bu dansı genelde oynardı. Esasen olay anında da ‘Malkata’ isimli müzik çalıyordu.’ 

Güllü’nün işvereni Ferdi’nin ifşaladığı bildiriler ve ‘Annemi öldürmek istiyorum’ mesajıyla ilgili; 

‘Ferdi bey annemin işverenidir. İstanbul Taksim’de işletmesi vardır, annem bu işletmede belli vakitlerde sahne alıyordu. Ne kadar müddettir tanışıyorlar tam bilmiyorum. Ferdi’nin medyada bulunan tezlerini kabul etmiyorum. Annem hiçbir vakit senede imza atmaz, borçtan korkar. Benim annemle aramda berbat olduğuna ait tezler büsbütün asılsızdır. Ben hiçbir vakit annemi öldürmek istiyorum usulünde cümleler kurmadım. 

Zaten Ferdi’yi sadece iki sefer görmüşlüğüm vardı. Ortaya neden bu türlü argümanlar attığını anlamıyorum. Bu görüştüğüm vakitlerde onun işletmesinde annemin kulisinde görüşmüştük, bize son derece hoş ve âlâ davranmıştı. Anneme de pek düzgün davranıyordu. İki sefer görüştüğümüzde bize de kibar davranmıştı, onun dışında hiç görüşmedik. Beni tanımaz, annemle olan bağımızı bilmez, bizim konutumuza hiç gelmedi, özel hayatımıza hiç şahit olmadı. Bu söylentilerin hepsi gerçek dışıdır.’

‘Annem sevinçli, hayat dolu bir bayandı. Asla hayatı boyunca intihara teşebbüs etmedi. Bu türlü bir fikri yoktu. Olay günü aslında sevinç içindeydik, hiçbir tartışma ya da tansiyon yaşanmamıştı. Ne yazık ki elim bir kaza gerçekleşti öteki da kuşkulu bir durum olmadı. Ne yazık ki annem zaten düştü. Olaya ait bildiklerim bunlardan ibarettir.’