Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Katar ziyareti sonrası dönüşte uçakta ortalarında Kanal 7 Genel Yayın Yönetmeni ve Haber 7 Muharriri Mehmet Acet’in de bulunduğu gazetecilerle söyleşi gerçekleştirdi. 
“SURİYE ARTIK ESKİ VAKİTLER GERİDE KALDI”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şam idaresiyle SDG ortasındaki entegrasyon süreci ne durumda? Türkiye, bu sorunun barışçıl bir biçimde tahlili konusunda bir inisiyatif yürütüyor mu? Günün sonunda bu işin nereye varması bekleniyor?” sorusuna şöyle karşılık verdi:
- Şu anda Suriye’de birlik ve beraberliğin sağlanması ve kalıcı barışın ülkenin her köşesinde hakim olması olağan ki bizim Türkiye olarak en büyük isteğimizdir. Bunun için Suriye halkının yanında durmaya devam ediyoruz. Suriye Cumhurbaşkanı Sayın Ahmed Şara ile bir görüşmemiz oldu. Onunla da bu mevzuları etraflıca ele aldık. Suriye Demokratik Güçleri konusunda bizim onlara yönelik bildirilerimiz da muhakkak. Suriye Demokratik Güçleri ile Şam idaresi ortasındaki entegrasyon arayışları Suriye’nin toprak bütünlüğü açısından değerli bir adım. Vakit zaman Suriye yine tek yürek ve tek yumruk olmasın diye kışkırtmalar yaşanıyor. Suriye’de şu anda memleketler arası diplomasiyle mahallî dinamiklerin iç içe geçtiği karmaşık bir süreç var. Biz burada katiyetle Suriye’yi yalnız bırakamayız. Onun için de ilgili arkadaşlarım başta Dışişleri Bakanım, İstihbarat Liderim, Suriye ile sıkı bir diyalog içerisindeler. Suriye’de artık eski vakitler geride kaldı. Artık Suriye’de yeni bir devir başladı. Lakin biliyorsunuz güneyden İsrail, Suriye’yi sıkıştırıyor, yıpratmaya çalışıyor. Oradan “böl, parçala, yönet mantığıyla” bir şeyler koparmanın çabası içerisindeler. Tüm bunlara karşın Suriye’de herkesi kucaklamayı önemseyen bir idare şu anda iş başında. Bu, Suriye’de istikrarları değiştirmiştir ve bunu şu anda hazmedemeyenler var. Herkesin bu yeni durumu yeterli anlaması, adımlarını buna nazaran atması en hakikat, en basiretli ve Suriye’nin kurallarına en uygun yol olacaktır. Artık ben sizlere de sormak isterim. Barış ile daima bir arada kazanmak varken çatışmayla kaybetmek niçin? Bunun üzerine duralım. Provokasyonlara kapılmadan, yanlış yollara sapmadan, Müslüman kanından beslenenlerin oyunlarına gelmeden, ilerlememiz kural. Biz, hiçbir ayrım yapmadan tüm Suriyelilerin yanındayız. Bilhassa başta Dışişleri Bakanım olmak üzere İstihbarat Liderim çok sıkı bir diyalog ve alaka ile Suriye’nin idaresindeki muhataplarıyla sık sık görüşmeler yapıyorlar. Bu görüşmeleri de sürdürecekler. Sonunda kazanan inşallah inanıyorum ki Suriye olacaktır, bütün bölgemiz olacaktır.
“KKTC’DE OYUN KURULMAMALIDIR, BUNA MÜSAADE VERMEYİZ”
Erdoğan, “Benim sorum Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile ilgili. Ekim ayında Cumhurbaşkanlığı seçimi var. Seçim sonuçlarının Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki kazanımları ve savları konusunda riskler taşıyıp taşımadığı konusunu nasıl değerlendirirsiniz?” sorusuyla ilgili olarak şu sözleri kullandı:
- Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti hâkim bir devlet olarak bağımsız yargısı nezaretinde inşallah seçimlerini gerçekleştirecektir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bizim kardeşimizdir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin hak ve menfaatlerini kendi hak ve menfaatlerimiz olarak görüyoruz. Buna el uzatılmasına da müsaade etmeyiz. Türkiye, milletlerarası hukuk tabanında ve Birleşmiş Milletler kararlarında legal biçimde tanınan garantörlük haklarına sahiptir. Bu haklar hangi siyasi parti iktidara gelirse gelsin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin varlığına ve Doğu Akdeniz’deki deniz yetki alanlarına garanti sağlamaktadır. Kıbrıs Adası yıllarca bölgesel ve global güçlerin oyun alanı olmuştur. Yakın tarih, oynanan oyunların ne kadar kanlı olabileceğini göstermiştir. Kimse Kıbrıs Adası üzerinde yeni acıları ortaya çıkartacak oyunlar kurmamalıdır. Ne biz, ne Kıbrıs Türk halkı yaşadıklarını unutmuştur. Acılarla dolu hafızalar taptazedir. Emsal acıları bir daha kimse Kıbrıs Türkü’ne yaşatamaz, biz buna müsaade vermeyiz. Ben Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti seçimlerinin güzel olmasını temenni ediyorum.
“BÜYÜK BİR KAZANIM OLACAKTIR”
SORU: Türkiye’nin son aylarda Libya’nın doğusunu denetim eden Hafter idaresiyle bağlantılarında olumlu tarafta bariz bir ilerleme olduğunu görüyoruz. Bingazi idaresinin Türkiye’nin Trablus’la imzaladığı deniz yetki alanları mutabakatını onaylayacağına yönelik güçlü bir beklenti de var. Buna karşılık Yunanistan’ın Hafter idaresine baskısı da ortada. Sormak istediğim soru şu: Hafter’in Türkiye ziyareti gündemde mi? Bingazi’nin muahedeyi imzalamasını bekliyor muyuz?
Hafter’in oğlunun istihbaratımızla teması olduğu üzere vakit zaman Dışişleri ile de diyaloğu var. Yani bizden kopuk bir durumları aslında yok. Biz Libya’da Doğu ile Batı ortasında yapan bir diyalog tesis edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Libya’nın egemenliğini, toprak bütünlüğü ve siyasi birliğinin korunmasını istiyoruz. Adımlarımızı da bu maksatlar doğrultusunda atıyoruz. Sürecin başından itibaren yasal Trablus hükümetine takviyemizi verdik. Lakin son devirde izlenen siyasetler yalnızca Trablus’a değil, Libya’nın doğusuna da diplomatik kanallar açılması tarafında gelişti. Bu, çok boyutlu diplomasi gayretlerimiz, Türkiye’nin bölgesel vizyonunun, barışa ulaşmadaki emelinin bir yansımasıdır. Libya’da siyasi sürecin adil, muteber ve şeffaf seçimler yoluyla ilerletilmesini bekliyoruz. Libya’nın huzura ve istikrara kavuşmasını engellemek isteyenler, natürel ki olacak. Biz de Libya halkının yanında olmaya, diyalog tabanını güçlendirmeye devam edeceğiz. Bingazi idaresinin de Türkiye ile Trablus ortasında imzalanan deniz yetki alanları muahedesini onaylaması memleketler arası hukuk açısından büyük bir kazanım olacaktır.
