Çeşme Yarımadası’nın yüzde 55’inin imarını değiştirerek “Çeşme Turizm Projesi” adı altında ranta açmak isteyen Kültür ve Turizm Bakanlığı, mahkemenin iki kez sit derecesini düşürme taleplerini ret etmesine rağmen projeden vazgeçmiyor. Yargıdan beklediği kararı alamayan bakanlık, bu kez koruma alanları yönetmeliklerinde ‘Nitelikli doğal koruma alanlarına asla yapılaşma yapılamaz’ yazan maddeyi ‘Nitelikli doğal koruma alanlarında enerji santrallarının ve yolların yapılmasına izin verilecek’ şekilde değiştirdiği ortaya çıktı.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Çeşme Turizm Projesine karşı STK’lerin, çevrecilerin ve yurttaşların hukuk mücadelesi sürerken Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın da Çeşme Yarımadası’nın korunma statülerini değiştirme çabaları yargıdan döndü. Davanın avukatı Ömer Turgut Erlat bakanlıkların yargıdan istediği sonuçları alamayınca koruma hukukunda değişiklikler yaparak projenin önünü açmaya çalıştıklarını söyledi.
İKİ AYRI DAVA SÜRECİ
11 Şubat 2020 tarihli Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle İzmir Çeşme Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi sınırları belirlendi, 16 bin dekarlık devasa alanın yapılaşmaya açılması için Kültür ve Turizm Bakanlığı proje hazırladı. Projeyi “Rant projesi” ve “İzmir’in Kanal İstanbul’u” olarak nitelendiren Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), İzmir Barosu, İzmir Tabip Odası, Ege Çevre Platformu (EGEÇEP) ve çevreci yurttaşlar, projeye karşı açtıkları davada yürütmeyi durdurma talebinde bulundu. Bilirkişi bakanlığın projesinin planlama ilkelerine, kamu yararına, bilime ve hukuka aykırı olduğu kaydetmesine rağmen Danıştay 6. Dairesi yürütmeyi durdurma talebini reddetti. Danıştay İdari Dava Daire Kurulu, 6. Daire’nin kararını hukuka aykırı buldu ve yürütme durdurma kararı verdi. Danıştay 6. Dairesi daha sonra nihai karar olarak projenin hukuka uygun olduğunu bildirdi. Çevreciler kararı bir kez daha Danıştay İdari Dava Daire Kurulu’nda götürdü.
Diğer yandan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın Çeşme Yarımadasının sit derecesini düşürme talepleri de iki kez mahkemeden döndü.
“SADECE TURİZM TESİSİ YAPILMAYACAK”
Türkiye’de koruma alanlarına kullanımına dair sınırların kaldırıldığını ifade eden avukat Ömer Turgut Erlat, “Koruma alanlarının yönetmelikleri değiştirildi. Yönetmelikte ‘nitelikli doğal koruma alanlarına asla yapılaşma yapılamaz. Sadece yörede yaşayanların geleneksel yaşam biçimlerine sürdürmesine izin verilir’ yazar.” Fakat yönetmelik sürekli değişti. Son haliyle nitelikli doğal koruma alanlarında enerji santrallerinin yapılmasına, yolların yapılmasına izin verilecek şekilde değiştirildi. Arkasından da yeni bir değişiklikle verilen izinler daha da genişletildi. Proje ile ‘Nitelikli doğal koruma alanı’ olan Alaçatı ile Zeytinli arasında bulunan Mersinli Körfezi hiçbir yapılaşmanın olmadığı nadir türlerin yaşadığı koruma altında olan bir bölgeye yat limanı yapılacak. Bölgede oteller villalar AVM’ler geniş yapılan planlandı. Bölgede su sorunu ‘ters ozmoz’ yöntemiyle denizden elde edileceğini savunuldu. Yanı kıyıya ‘ters ozmoz’ tesisi, elektrik tesisi gibi yapılaşmayı da yapmayı planlıyorlar. Yanı sadece turizm tesisi değil oradaki imtiyazlı hayatı sağlayacak tesisler de yapılacak” diye konuştu.
“BİR YERE KORUNMA KARARI VERİLMESİ O YERİN KORUNACAĞI ANLAMINA GELMİYOR”
Çeşme Projesi için dava süreci başladığında ‘nitelikli doğal koruma alanları’ yönetmeliğinde ‘asla bir işlem yapılamaz’ yazdığını aktaran Av. Erlat, “Ancak gelinen noktada yargıda olumlu sonuçlar elde etsek de bakanlık koruma alanlarının kullanım koşullarını değiştiriyor. Çeşitli sanayi, endüstriyel, turizm gibi faaliyetlerinde kullanma şeklinde değiştiriyorlar. Böylece bir yerin korunma kararının da çok bir anlamı olmuyor. Maalesef bir yere korunma kararı verilmesi o yerin korunacağı anlamına gelmiyor. Örneğin; ‘Kesin korunacak hassas alan’ yanı ‘asla bir yapılaşmaya açılamaz’ diye başlayan bir düzenlemede ‘buralara ulusal güvenlik tesisi yapılabilir’ yazıyor. ‘Yollar, doğal gaz hatları yapılabilir’ yazıyor. Yanı bizdeki koruma hukuku da delik deşik!” ifadelerini kullandı.
“YARGIDA KAZANSAK BİLE YÖNETMELİKLE YAPARLAR”
Sit alanların yönetmeliğindeki değişikliklerin sadece Çeşme’yi ilgilendirmediğine dikkat çeken Ömer Turgut Erlat, “Kamuya ait alanların yine kamuda kalmasını, kamunun yararlanacağı, bu alanların ekosisteminin doğal yapısının korunmasını bu kamusal çıkarlarda yaralanmasını, bölgenin kaynaklarının tasarruflu, dikkatli kullanılmasını, orman alanlarının, zeytinliklerin, tarım alanlarının, korunmasını amaçlayan bir dava açsak mahkemece olumlu noktaya gelsek dahi mevzuatlar giderek buna imkansızlaştıracak. Yanı Çeşme’de de yargı kararıyla işlemi iptal ettirsek bile bakanlık yönetmelik değişikliği ile koruma alanlarında yapılaşmayı sağlayan yönetmeliklerle yine buralarda bir şeyler yapabilir. Ama hukuk normal işlerse Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu daha önce verdiği hukuka aykırı kararın paralelinde bir karar verirse proje iptal edilir” dedi.
“TÜRKİYE’DE İDARİ DAVA SİSTEMİ TÖRPÜLENİYOR”
2004 yılından bu yana Çeşme’nin çeşitli dönemlerde turizm bölgesi ilan edildiğini ve STK’lerin yargı yoluyla alanı koruduğunu aktaran avukat, “Dava açılır iptal edilir, genişleterek bir kez daha turizm bölgesi ilan edilir, bir kez daha dava açılır yine iptal edilir… Yaklaşık 20 yıldır devam eden bir süreç. Danıştay projeyi iptal ederse şundan eminin birkaç aya kalmaz yeniden belki daha geniş bir turizm bölgesi ilanı edilebilir. Geldiğimiz noktada Türkiye’de idari dava sistemi giderek törpüleniyor. Eskinin hukuka bağlı yargısının yerine daha çok idariye yakın, idareyi memnun eden kararlar veren yapı görüyoruz. Ülkedeki genel hukuksuzluğa baktığımızda bu kararlar alınacak planlama aşamasına geçilecek yargıyla ya da başka türlü…” şeklinde konuştu.
“ÇEŞME’NİN YÜZDE 75’İ TURİZM MERKEZİ”
“Turizmin kaynağını yok ederseniz turizm yapamazsınız” diyen Erlat, “Turizmin kaynağı Çeşme’nin doğal yapısıdır. Burayı korumazsanız turizm yapamazsınız. Çeşme’de 11 turizm merkezi var buralar da kamuya ait. Daha küçük alanlar olduğu için çok dikkat çekmiyor. Çeşme’nin yüzde 75’i turizm merkezi ve turizm bölgesi olarak ilan edilmiş durumda. Bakanlık burayı tashih ettiğinde buralarda kullanım irtifak hakkı sahip olduğu için çitleri çekecekler turizm merkezlerini kapatacaklar. Alaçatı Port’ta olduğu gibi kıyıları kapatacaklar. Çeşme artık yurttaşların kullanımından çıkacak birilerine imtiyaz sağlanacak. Onlar da mutlu olmayacak” dedi.