Çin’in başşehri Pekin’de temaslarda bulunan Sıhhat Bakanı Kemal Memişoğlu, bakan düzeyindeki mevkidaşı Çin hükümetinde sıhhat alanından sorumlu Ulusal Sağlık Komisyonu’nun Başkanı Ley ile görüştü.
- Görüşmede, iki ülke ortasında sıhhatin farklı alanlarında işbirliği imkanları ele alındı.
Bakan Memişoğlu, görüşmede, ziyaretinde Sıhhat Bakanlığının ilgili ünitelerinin yanı sıra bilim insanları, rektörler, endüstriciler ve üreticilerin de olduğu geniş bir heyetin kendisine eşlik ettiğini belirterek, “Bu güçlü ve kapsamlı heyetle burada bulunmamız, işbirliğimizin derinleşmesine olan kararlılığımızın ve ortak bir vizyon doğrultusuna ilerleme niyetimizin en net göstergesidir.” diye konuştu.
Ziyarette Türkiye’nin sıhhat vizyonunu Çin tarafıyla paylaşmak istediklerini kaydeden Memişoğlu, “Sağlık sistemimizi koruyan, geliştiren ve üreten sıhhat anlayışıyla yine şekillendiriyoruz. Hastalıkları tedavi eden, sıhhati koruyan, tıpkı vakitte bilgi ve teknoloji üreten bir model geliştiriyoruz. Bu modelde önleyici sıhhat hizmetleriyle hastalıkların yükünü azaltmayı, yenilikçi tedavilerle sıhhati geliştirmeyi ve yerli üretimle başarılarımızı daha da büyütmeyi amaçlıyoruz.” sözlerini kullandı.
Türkiye’de nüfusun tamamına fiyatsız, kaliteli ve erişilebilir sıhhat hizmeti sunulduğuna dikkati çeken Memişoğlu, günlük yaklaşık 3 milyon kişinin poliklinik, acil servis, hastanede tedavi ve yatış ile aile hekimliği hizmetlerinden yararlandığını, 1500 hastane, 30 bine yakın aile sıhhati merkezi ve alanında uzman tabip ve sıhhat çalışanıyla yılda 1 milyardan fazla bireye sıhhat hizmeti verildiğini aktardı.
DİJİTAL DÖNÜŞÜM VE SALGIN HASTALIKLARLA MÜCADELE
Memişoğlu, Kovid-19 salgınına verilen faal reaksiyonun Türkiye’nin sıhhat sisteminin gücünü açıkça ortaya koyduğunu, dijital dönüşümünün de sıhhat sisteminin en güçlü taraflarından biri olduğunu vurguladı.
Tüm sıhhat datalarının e-Nabız üzere ulusal entegre platformlarda dijitale taşındığını, hasta kayıtları, laboratuvar sonuçları ve epidemiyolojik dataların artık gerçek vakitli olarak erişilebilir ve takip edilebilir hale geldiğini, bu sayede hastalıkların erken teşhisi, kaynakların daha verimli kullanımı ve sıhhat idaresinde süratli ve tesirli tedbirleri almanın mümkün hale geldiğine işaret eden Memişoğlu, “Kullandığımız dijital altyapı, bir arada geliştireceğimiz stratejik işbirlikleri iki ülke için büyük fırsat sunacaktır.” dedi.
BİYOTEKNOLOJİ VE KLİNİK ARAŞTIRMALAR
Türkiye’nin biyoteknoloji ve klinik araştırmalarda büyük potansiyelinin olduğunun altını çizen Memişoğlu, Türkiye İlaç ve Tıbbi Aygıt Kurumunun (TİTCK), Avrupa Birliği (AB) standartlarıyla tam uyumlu bir düzenleyici kurum olduğunu, Avrupa İlaç Ajansı (EMA) ve ABD Besin ve İlaç Yönetimi (FDA) ile eşgüdüm içinde çalıştığını, klinik çalışmaların onay sürecini süratli ve şeffaf biçimde yürüttüğünü belirtti.
Memişoğlu,TİTCK’nin, ilaç ve biyoteknolojik eserlerin ruhsatlandırma ve kontrolünden, tıbbi aygıtların kayıt altına alınmasından sorumlu olduğunu anlatarak, şunları kaydetti:
“Türkiye’nin 1900’lü yıllardan beri ilaç üretim deneyimi var. TİTCK’nin sıkı kontrol ve ruhsatlandırma sistemleri sayesinde birçok yerli ilaç firmasıyla antibiyotikten biyoteknolojiye varıncaya kadar geniş bir alanda üretim yapıyoruz. Birlikte ortak klinik araştırmalar planlayabiliriz. Türk bilim insanları Çin’in yenilikçi teknolojileri ile buluştuğunda global çapta rekabetçi eserler ortaya çıkarabilir.”
“BİZLER HASTALIK DEĞİL, SIHHAT BAKANLIĞIYIZ”
Çin’in obezite ile çaba üzere halk sıhhati vizyonunu ortaya koyan pek çok programının ve çalışmasının olduğunu, Türkiye Cumhuriyeti Sıhhat Bakanlığının da yeni vizyonunun halk sıhhatini ve esirgeyici sıhhati öncelediğini belirten Memişoğlu, “Her vakit tabir ettiğim gibi bizler hastalık bakanlığı değil, sağlık bakanlığıyız. Bu bağlamda halk sıhhati ve hami sıhhatin geliştirmesi alanlarında işbirliğimizi güçlendirmek bizler için büyük bir öncelik taşımaktadır.” değerlendirmesinde bulundu.
Memişoğlu, Türkiye’nin önleyici sıhhat hizmetlerine odaklanan modeliyle toplum sıhhatini muhafaza ve geliştirme stratejilerinde somut adımlar attığını, bunun Çin’in tecrübeleriyle birleştiğinde bulaşıcı hastalıkların önlenmesi, sağlıklı ömür alışkanlıklarının teşviki, dezavantajlı kümelere yönelik sıhhat hizmetlerinin uygunlaştırılması ve halk sıhhati altyapısının güçlendirilmesi üzere ortak projelerin iki ülke halkının daha sağlıklı olmasına katkı sağlayacağına inandığını söyledi.
Türkiye’nin yeni sıhhat vizyonunda Türkiye Sıhhat Enstitüleri Başkanlığını (TÜSEB) ön plana çıkardığına işaret eden Memişoğlu, TÜSEB’in sıhhat araştırmalarını koordine eden çatı kurum olarak biyomedikal mühendislik, genetik, aşı geliştirme, nanoteknoloji üzere stratejik alanlarda ulusal projeleri hayata geçirdiğini, üniversiteler, hastaneler ve sanayi ile güçlü işbirlikleri geliştirerek yerli inovasyonu desteklediğini ve bilimsel üretimin topluma direkt yarar sağlamasını amaçladığını aktardı.
Memişoğlu, Türkiye’nin ASELSAN ve TÜSEB işbirliğiyle yerli ve ulusal kalp akciğer makinesini geliştirdiğini, bu donanımın 2026’da sıhhat sistemine dahil edileceğini söyledi. Kimi kanser tiplerinin tedavisinde kullanmak üzere CAR T hücre tedavisini yerli imkanlarla üreterek hizmete sunmayı planladıklarını belirten Memişoğlu, “Çin’in biyoteknoloji ve ilaç üretimindeki global liderliğini bilmekteyiz. TÜSEB aracılığıyla hayata geçirilecek teknoloji transferi ve ortak AR-GE merkezleri ekonomik kazanımlar yaratacaktır. Bu çeşit bedelli projeler gelecekte iki ülke ortasında sıhhat teknolojisi alanında daha güçlü işbirliklerini artıracaktır.” diye konuştu.
Türkiye’nin çağdaş tıbbın yanı sıra klâsik tıp alanında da gelişmeler kaydettiğine dikkati çeken Memişoğlu, “Son olarak aile doktorlarımıza de akupunktur ve fizyoterapi yapma yetkisi verdik. Bizler klasik tıbbın daha erişilebilir ve geliştirebilir olması için çalışıyoruz. Çin klâsik tıbbının gelişiminin de güzel bir yerde olduğunu biliyorum. Bu alanda daha güçlü işbirliği yaparak ortak sempozyumlar ve eğitim programları düzenleyebiliriz.” sözlerini kullandı.
“KÜRESEL SIHHAT SİSTEMİNİ DÖNÜŞTÜREBİLECEK İŞBİRLİĞİ”
Sağlık Bakanı Memişoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Dijital bilgi paylaşımıyla yapay zeka takviyeli salgın öngörü sistemleri geliştirerek gelecekteki hastalıkları önleyebiliriz. Sonuçta Türkiye’nin çağdaş sıhhat altyapısıyla Çin’in yenilikçi üretim kapasitesi birleştiğinde global ilaç pazarına yeni bir kutup oluşturabiliriz. Bu da milyarlarca insanın sıhhatini güzelleştirecek, ekonomik kalkınmayı hızlandıracak bir vizyondur. Yeterli bir işbirliği yeri yakalayabilirsek, Avrupa standartlarında hizmet sunan Türkiye ile Asya’nın başkan sıhhat gücü Çin’in ittifakı, dünya için çok daha parlak bir gelecek inşa edebilir.”
Ulusal Sağlık Komisyonu Başkanı Ley de görüşmede, Çin ve Türkiye’nin sıhhat alanında güçlü bir işbirliği temeline sahip olduğunu, ortak tarih ve geleneklerden beslendiğini vurgulayarak, her iki ülkenin de sıhhat hizmetlerine erişim, dijital dönüşüm, biyoteknoloji, ilaç üretimi, klâsik tıp, sıhhat eğitimi ve yapay zeka üzere alanlarda yapabilecekleri işbirliğinin yalnızca iki ülkeye değil, global sıhhate da kıymetli katkılar sağlayabileceğine inandığını söyledi.
Bakan Memişoğlu, Ley ile 2017’deki Türkiye ziyareti sırasında, onun Pekin Sağlık Komisyonu Başkanı, kendisinin de İstanbul Vilayet Sıhhat Müdürü olduğu dönemde mevkidaş olarak bir ortaya geldiklerini hatırlattı, kelam konusu ziyaretten kimi fotoğrafları hatıra olarak armağan etti.
