Altın ons fiyatı birinci sefer 4 bin doların üzerine çıktı. Enflasyondan ve artan borç düzeylerinden tasa duyan yatırımcıların altına hamlesiyle başlayan yükseliş sürüyor.
Çarşamba günü erken saatlerde altının ons (28.3495 gram) fiyatının 4 bin 36 dolara ulaşmasıyla birlikte bu yılki artış yüzde 50’yi geçti. Son günlerde ABD hükümetinin kapanması inançlı liman olarak görülen altına ilgiyi artırarak yükselişi körükledi.
Artışın sebepleri ortasında dolar harici çeşitlilik sağlama gayesiyle külçe altına yönelen merkez bankaları ve belirsizliğe karşı altına sığınan yatırımcılar yer alıyor.
Değerli madenlerin. alim satımına odaklanan Heraeus’tan altın taciri Alexander Zumpfe “Tarihi bir dönüm noktasındayız. Talep yalnızca merkez bankaları ve kurumsal yatırımcılardan gelmiyor. Çok ağır fizikî satın alımda kelam konusu” sözlerini kullandı.
BİNER BİNER ARTIYOR
Altın daima kaos ve belirsizlik devirlerinde yükseldi.
– 1000 doları aştığında 2007-2008 mali krizi, -2 bin doları geçtiğinde Covid-19 pandemisi vardı.
– Mart ayında 3 bin dolar eşiğini aştığında piyasalar Donald Trump’ın “Kurtuluş Günü” paketindeki gümrük vergileriyle çalkalanıyordu.
Hedge fon milyarderi Ray Dalio salı günkü açıklamasında altının dolara nazaran daha inançlı bir alternatif ve portföyleri “çeşitlendirmek için kusursuz bir araç” olduğunu söyledi.
Greenwich’teki konferansta konuşan Dalio, “Bu kadar büyük bir borç yükü varken alternatif bir servet deposuna yönelmek doğaldır. Bu yüzden daha sağlam para ünitelerine yöneliyoruz. Altın ise hepsinin en temelindeki varlık” dedi.
“NEFES ALAMIYORUZ”
Son haftalardaki durmak bilmeyen yükseliş piyasalara da sürpriz oldu. Altın iki aydan kısa müddet içinde, büyük ölçüde altın dayanaklı borsa yatırım fonlarına gelen sermaye akışının tesiriyle yüzde 20’den fazla bedel kazandı. İkinci haftasına giren ABD hükümetinin bütçe uyuşmazlığı yüzünden kapanması da etken.
Fastmarkets ve Metals Daily’nin kurucusu olan tecrübeli altın taciri Ross Norman, “Gerçekten fevkalâde bir durum. Hareketlilik o denli ağır ki nefes alacak vakit yok” diye konuştu.
MERKEZ BANKALARI YILDA 1000 TON ALIYOR
Uzun vadeli trendin temelindeki itici güçlerden biri merkez bankalarının portföylerini çeşitlendirmek ismine Amerikan dolanından uzaklaşıp altına yönelmesi. Üç yıldır yılda yaklaşık 1000 ton altın alıyorlar.
Société Général emtial araştırmaları başkanı Michael Haigh “Merkez bankalarının alımlarında fiyatların dikkate alınmadığını gördük. 4 bin dolara ulaşılması da bir şey değiştirmeyecek. Yükseliş devam ediyor” sözlerini kullandı.
GOLDMAN SACHS: 4900 DOLAR OLUR
ABD hükümetinin kapanmasıyla birlikte spekülatif yatırımcıların altın ve başka emtiada nasıl konumlandığını gösteren ABD Emtia Vadeli Süreçler Komitesi bilgileri de yayınlanmıyor. Sonuçta belirsizlik arttı.
BMO’dan emtia analisti Helen Amos’a nazaran yükseliş “insanların hükümet borçlarına ve Fed’in bağımsızlığına dair kaygılarının yansıması.”
Goldman Sachs sal günü merkez bankalarının alımlarını ve borsa yatırım fonlarına girişleri münasebet göstererek bir ons altının gaye fiyatını 4 bin 300 dolardan 4 bin 900 dolara yükseltti. Bu tepe için öngördükleri tarih Aralık 2026.
“TRENİ KAÇIRMA KORKUSU”
Altın fiyatlarında 1970’lerden bu yana görülen en büyük artışı tetikleyen faktörlerden biri de “altın trenini kaçırma korkusu“. Muhtemel yararları ıskalamaktan korkan ve enflasyondan kaygı eden yatırımcılar portföylerine altını da ekliyor.
Pictet Asset Management bas stratejisti Luca Paolini yaşananları “FOMO” olarak bilinen “günceli kaçırma korkusuna” benzeterek “altın kaplama FOMO” kelamlarıyla niteledi. Paolini’ye nazaran çok yüksek sermayeli teknoloji firmalarının payları ve kredi üzere öteki piyasalardaki çıkarlarda da tıpkı kaygının izi var. Paolini “Bu düzeye gelmişken altın almamak imkansız” diyor.
ALTIN DAYANAKLI FONLAR COŞTU
Dünya Altın Kurulu bilgilerine nazaran altın dayanaklı borsa yatırım fonlarına net girişler son dört hafta içinde 13.6 milyar dolara yükseldi. Bu da 2025 yılında şu ana kadar 60 milyar doları aşan rekor bir net giriş anlamına geliyor. Daha önce hiçbir takvim yılında bu sayıya ulaşılmamıştı. Söz konusu fonların elindeki altın ölçüsü 3 bin 800 tonu aştı. Covid-19 pandemisinde riskli varlıkların satıldığı günlerdeki zirveden çok uzak değiliz.
Analistlere nazaran 1979 petrol krizi ve fiyat şokundan bu yana görülen en büyük fiyat artışının gerisinde yatırımcıların pay senetleri ve tahvillere olduğu üzere bedelli madenlere de uzun vadeli yatırım yapmaya başlamasının tesiri var. Üstelik bu yatırımcılar bireyleri de kapsıyor, emeklilik fonlarını da.
UZUN VADECİLER DE ALTIN TALEP EDİYOR
Morgan Stanley pay senetleri ve tahvillere yapılan klasik 60/40 varlık tahsisi yerine altının sabit getirili menkul değerlerle eşit yüke sahip olduğu 60/20/20 dağılımını önerdi.
Bank of America’nın yeni anketine nazaran bu türlü bir değişim trilyonlarca doların altın külçelerine akması manasına gelebilir. Neticede fon yöneticilerinin şu an altına ayırdıkları yüzde 2’lik hissede büyük bir değişim olası. BofA Maden Araştırma Başkanı Michael Widmer “Uzun vakittir birinci kez” uzun vadeli yatırım düşünen müşterilerden altına önemli talep geldiğini söyledi.
İsviçreli özel banka Syz Group’un ticari süreç sorumlusu Valérie Noël de birtakım müşterilerin altın alıp dolar aleyhine oynamaya istekli olduğunu söz ediyor.
Altın, tahvillerin tersine gelir sağlamıyor. Üstelik bedelinin belirlenmesi ve kestirim edilmesi güç olduğundan uzun müddet boyunca ana akım yatırımcılar tarafından güvenilmez bir yatırım aracı olarak görüldü. Warren Buffett vaktiyle altın için “ne kullanışlı ne de üretken” demişti.
Ancak global mali kriz sonrası merkez bankaları niceliksel genişlemeye başvurunca yatırımcılar altına hamle etti. Tekrar de hiperenflasyon kaygısının haksız çıkmasıyla, altın 2020 yazına kadar 2011’de ulaştığı tepeyi aşamadı.
Ne var ki varlıklı ülkelerde devlet tahvili ihracının rekor Düzeye ulaşmasının getirdiği telaşların piyasalarda açtığı dalgalanma çok önemli. Bunun sonucunda sabit getirili menkul değerler portföy dengeleme aracı olarak eskisi kadar cazip değil. Bu da altının tekrar parlamasını sağladı.
SON TEDBİR
Diğer bir etken ise karar alıcıların rekor seviyedeki devlet borçlarına vermesi beklenen reaksiyonun birtakım kısımlarda yarattığı kaygı. Bilhassa Trump’ın Fed’e faizleri düşük tutması için baskı yapması sebebiyle enflasyonun hedeflenenin üzerinde seyretmesine müsaade verileceği düşünülüyor. Bunun birinci yolu da varlıkların kıymetini düşürmek.
Ancak tahvil piyasası enflasyonun denetimden çıkacağı ihtimalini hesaba katıyor üzere görünmüyor. Insight Investment Döviz Çözümleri Başkanı Francesca Fornasari’ye göre altın yatırımcılar tarafından “son tedbir” olarak kullanılıyor.
