Organik Eser Üreticileri ve Sanayicileri Derneği (ORGÜDER) Yönetim Kurulu Lideri Muharrem Doğan, Türkiye’nin organik eserlerdeki ihracatının geçen yıl 1 milyar avronun üzerinde olduğunu belirterek, “Bunun yaklaşık 500 milyon avrosu organik besin eserleri, 500 milyon avrosu da organik dokumacılık eserleri. Organik dokumada de çok güçlü bir ülkeyiz.” dedi.
AA muhabirine açıklamada bulunan ORGÜDER Yönetim Kurulu Lideri Muharrem Doğan, Türkiye’de organik besin üretiminin 29 yıl evvel başladığını anımsattı. Doğan, yurt dışındaki üreticilerin, marka sahiplerinin Türkiye’ye gelip kontratlı eser üretmeleriyle başlayan sürecin daha sonra ülkedeki şirketlerin, üreticilerin ve Tarım ve Orman Bakanlığı’nın takviyeleriyle yıldan yıla büyüdüğünü söyledi.
Türkiye’nin organik besin dalında dünyada çok uygun sıralarda olduğunu bildiren Doğan, “1986 yılında 16 eserle başladığımız öykümüz şu an 270’in üstünde organik eserle devam ediyor. Bizim kestirimi olarak yıllık üretimimiz 2 milyon ton düzeyinde ve üretimimizin yüzde 85’ini de ihraç ediyoruz. Cari açığa müspet manada katkı veren çok önemli bir bölümüz.” sözlerini kullandı.
Doğan, Türkiye’nin organik eserlerdeki ihracatında başarılı bir düzeyde olduğunu belirterek şöyle devam etti:
“Bizdeki topladığımız datalara nazaran 2024 yılı sonu prestijiyle organik eserlerdeki ihracatımızın 1 milyar avronun üzerinde olduğunu söyleyebiliriz. Fakat bunu temelde 2 farklı kategoriye bölmemiz lazım. Bunun yaklaşık 500 milyon avrosu organik besin eserleri, 500 milyon avrosu da organik dokumacılık eserleri. Biz aslında organik dokumada de çok güçlü bir ülkeyiz. Organik dokuma pamuktan başlayan bir süreç. Bunu daha sonrasında ipliğe çeviriyorsunuz, kumaşa çeviriyorsunuz. İster yarı mamul biçiminde ihraç ediyorsunuz ister de elbise ya da pantolon da yapabiliyorsunuz. Bu manada da çok güçlü bir ülkeyiz. Avrupa’ya daha çok taze meyve zerzevat, kurumuş meyve zerzevat ihraç ediyoruz, tahıl-buğday ihraç ediyoruz. Amerika’da ise bu daha çok yağlı tohumlar, hububat ve tekrar bakliyat yüklü olarak seyreden bir portföyden oluşuyor.”
“TÜRK FİRMALARINI CESARETLENDİRMEYE ÇALIŞIYORUZ”
Doğan, Türkiye’nin organik eser ihracatı yaptığı ülkelerin başında ABD, Almanya, Hollanda, Fransa, İngiltere üzere ülkeler olduğunu bildirerek, Avrupa’daki ulusal zincir marketlerindeki mercimek, nohut, fasulye üzere bakliyat eserlerinin yüzde 50-60’ının menşesinin Türkiye olduğunu söyledi.
Türkiye’nin incir, kayısı, sultani üzümü, fındık üzere organik besin eserlerinin üretimi ve ihracatında önder ülkelerden biri olduğunu vurgulayan Doğan, “Bizim kasvetimiz şu, biz mamul ya da yarı mamul ihraç eden bir ülkeyiz. Bu bize işin asıl katma pahasını kazandırmıyor. Sonuçta siz Türk mercimeği gönderiyorsunuz, Türk nohudu gönderiyorsunuz lakin orada farklı yabancı markaların ismiyle paketleniyor. Biz bilhassa ORGÜDER olarak Türkiye’deki üyelerimizi, firmalarımızı cesaretlendirmeye çalışıyoruz zira markalı eser ihracatı yaptığınız vakit bu işin asıl katma pahasını biz alıyoruz.” formunda konuştu.
“KÖRFEZ ÜLKELERİNDE HER 10 YUMURTANIN 7’Sİ TÜRK YUMURTASIDIR”
Muharrem Doğan, Türkiye’nin son 6-7 yıldır Körfez bölgesine de önemli organik eser ihracatlarına başladığını ve burada yapılan dış satımların ise çok büyük yükünün markalı eserlerle gerçekleştirildiğini söyledi.
Körfez ülkelerine markalı olarak yapılan ihracatta bilhassa organik yumurtanın başı çektiğine işaret eden Doğan, “Şu anda Körfez bölgesindeki ülkelerin toplamına baktığınızda Türk organik yumurtası yüzde 70 üzerinde bir pazar hissesine sahip. Bizim pazara girişimiz 2016-2017 yılıdır. Öncesinde ise Avrupalıların çok önemli bir hegemonyası vardı. Bilhassa Fransız ve İtalyan üreticiler çok dominanttı. Biz pazara girdiğimiz hem coğrafyamızın getirdiği yakınlık hem orada Türk eserlerine gösterilen teveccüh ve birebir vakitte önemli bir pazarlama dayanağı ile biz şu anda organik yumurtada toplam pazarın yüzde 70’ini elimize almış durumdayız. Körfez ülkelerine gittiğinizde elinize alacağınız her 10 yumurtanın 7’si Türk yumurtasıdır.”
Üstünde ‘doğal’ ya da ‘köy’ yazması eserin organik olduğu manasına gelmiyor
Doğan, organik eser etaplarını ve bu hususta dikkat edilmesi gereken konular hakkında da bilgi verdi. Bir besinin organik eser olmasına dair tespit evrelerini anlatan Doğan, “Paketli eserlerde bunu gözlemleyebilmek daha kolay. Zira paketli eserlerde olmazsa olmaz 3 tane datanın bulunması gerekiyor. Bunlardan bir tanesi Tarım ve Orman Bakanlığımızın ‘Organik tarım logosu’ onun dışında bu eseri sertifikalandıran sertifika kuruluşunun logosu olacak ve bir de organik sertifika numarası olacak. Bu organik sertifika numarası birebir vakitte bu eserin pasaportudur. Genel manada organik eserdeki asıl belirleyici şey, sertifikasyondur ve izlenebilirliktir, denetimdir.” diye konuştu.
Bazı eserlerin organik olup olmamasına dair vatandaşlarda farklı algıların oluştuğuna dikkat çeken Doğan, “Biz bilhassa Sivil Toplum Kuruluşları, bakanlığımızın Organik Tarım Dairesi ile birlikte bu mevzuda çok önemli çaba ediyoruz. Yani bir eserin üstünde ‘doğal’ ‘köy’ ‘çiftlik’ yazması organik olduğu manasına gelmiyor. Bunları aslında bir pazarlama argümanı olarak değerlendirebilirsiniz. Organik eser büsbütün katkısız, sentetik olmadan yapılan bir üretim biçimi olduğu için bunu aldığınız her eserde de teyit edebilirsiniz.” dedi.
Doğan, semt pazarlarında yumurta, zerzevat ve meyve tezgahlarının önüne pazarcıların ‘organik’ sözünü yazdığını lakin son periyotta bunun çok azaldığını tabir ederek bakanlığın bu bahiste hem önemli kontrollerde bulunduğunu hem de bunun çok önemli cezasının olduğunu ve resmi olarak sertifikalandırılmayan bir eserin organik diye satılamayacağını söyledi.
