Programa katılan Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Burhanettin Duran, TRT’nin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı “Türkiye Yüzyılı”na bağlantı alanında katkı veren çok değerli bir kurum olduğunu ve doğal’ın dünyasını Türkiye’nin dünyası olarak gördüğünü söyledi.
Türkiye’nin özgün öykülerinin, alışılmış platformu içerisinde çok sayıda imal ile karşılık bulduğunu lisana getiren Duran, “Önemli bir misyonu gerçekleştiriyoruz. Benim gözümde bu sıradan bir lansman değil. Yapıtları gördükçe ne kadar emek olduğunu, ne kadar değerli bir misyonun yerine getirildiğini tekrar tekrar anlayacağız.” dedi.
“YERELLE EVRENSELİ BİR ORTAYA GETİRMENİN ÖZGÜN BİR DENEYİMİNİ YAŞIYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘tabii’ ile ilgili söylediği bir ifadeyi aktaran Duran, “Türkiye denilince doğuyla batının, kuzeyle güneyin birleştiği ve bu topraklarda kültürün tekrar sentezlendiği bir noktadayız. Münasebetiyle biz hakikaten yerelle evrenseli bir ortaya getirmenin özgün bir deneyimini yaşıyoruz. Burada TRT’nin ve doğal’ın üretimlerine katkı veren sizlerin çok büyük bir emeği var.” sözünü kullandı.
Duran, dünyanın çok farklı etraflarında, Diriliş Ertuğrul’un müziğiyle açılan telefonların bulunduğunu, Türkiye’de üretilen kültürün diğer coğrafyalarda tesirli olduğunu ve Türk üretimlerinde rol alan oyuncuların tüm dünyada bilindiğine şahitlik ettiğini anlattı.
Bütün insanlığın paylaşacağı ortak kıymetlerin ve hislerin bulunduğunu vurgulayan Duran, şunları kaydetti:
“Bir annenin, bir bireyin ya da zulme uğramış olan bir ferdin yaşadıklarını elbette bütün dünyaya anlatabilirsiniz. Bugün Gazze’de yaşananları, oradaki soykırımı anlatan yapıtların bütün insanlığa hitap etmesi üzere, ortak acılarımızı, tasalarımızı anlatan yapıtlar da çok pahalı. İnşallah TRT’den ve tabii’den bu cins imaller da bekliyoruz. Bizler aşırılıklardan beslenen sapkınlığı olağanlaştırmaya çalışan ve aile pahalarını tahrip eden kültürün dışında fakat bütün insanlığı kucaklayan kozmik eserler üretmek durumundayız. Bu imkana sahibiz. Bu imkana sahip olduğumuzu ve ne kadar varlıklı olduğumuzu bize açıkça gösteren de doğal dünyası.”
“KENDİ KIYMETLERİMİZ TEMELİNDE BÜTÜN İNSANLIĞI KUCAKLAYAN ESERLER ÜRETMEK GEREKİYOR”
Burhanettin Duran, memleketler arası platformlara ait de değerlendirmelerde bulunarak, “Geçmişte sinemayla, gazeteyle, televizyonla yapılan bir kadro kültürel dayatmaların, bugün farklı yollarla dijital mecralarda devam ettiğini görüyoruz. Elbette insanların ürettiği bu birikime bigane kalamayız lakin bunun pasif bir alıcısı da olamayız. O halde bunların farkında olarak kendi kıymetlerimiz temelinde bütün insanlığı kucaklayan eserler üretmek (gerekiyor). alışılmış de çabasıyla dünyada kimi çevrelerin üretmiş olduğu kültürel hegemonyaya direniş göstermektedir. Lakin bu sade bir direniş değil. Birebir vakitte hem meydan okuyan hem de kendi eserini ortaya koyan ve insanlığın başka bütün kesimlerini da kucaklayan bir yaklaşım.” görüşünü paylaştı.
tabii’nin muvaffakiyetini Türkiye’nin son yıllarda ortaya koyduğu muvaffakiyetle paralel gördüğüne işaret eden Duran, “Türkiye bugün nasıl etrafında ve global ölçekte huzura, barışa, istikrara katkı sağlamaya çalışıyorsa, nasıl Cumhurbaşkanımız ve grubu birçok memleketler arası olayda arabulucu olup, çatışmaları dindirmeye çalışıyorsa, misal bir halde bizim kültür insanımız da dünyaya seslenecek kültür eserleri ortaya koyuyor. Bu elbette evvel bizim için lakin natürel, bizim için ve doğal aslında herkes için.” dedi.
“İNSANLIĞIN SESİ OLMAK, BARIŞI, HUZURU VE REFAHI SESLENDİRMEK ÇOK DEĞERLİ”
Duran, bilhassa son 10 yılda dünyada daha bilinmeyen ve çatışmacı bir devirden geçildiğini söyleyerek, “Böyle bir dünyada insanlığın sesi olmak, barışı, huzuru ve refahı seslendirmek, bir ortada olmayı, insanlığı, kardeşliği söylemek nitekim çok bedelli. Lakin tıpkı vakitte bir rekabet dünyası bu. Bir ekip algoritmalarla dijital mecraların nasıl yönlendirildiğini sizler benden çok daha düzgün biliyorsunuz.” sözünü kullandı.
Dizilerin, sinemaların ve sinemaların çok da temiz olmadığını ve içinde apayrı bildirileri da barındırabildiğini vurgulayan Duran, kelamlarını şöyle sürdürdü:
“Benim burada bahsedeceğim bir örnek var, o da İsrail’in tesir sanayisinin dişlileri ortasında Filistin gerçeğinin nasıl ezilmeye çalışıldığıdır. Şükürler olsun ki artık Filistin problemi bir kadro manipülasyonlarla örtülemeyecek kadar bütün insanlığın vicdanında karşılık buldu lakin bu büyük bir değer sonucunda oldu. 60 bini aşkın Filistinlinin soykırım ile müsabakası sonucunda ancak birçok ülkenin lideri bunun farkına varabildi. Elbette halklar bunun daha evvel farkına vardı. Ümit ediyorum ki bu geleceğe taşınacak olan bir deneyim olarak daha adil bir dünyanın kurulmasına katkı verecektir.”
“TABİİ, BİR PLATFORM OLMANIN ÇOK ÖTESİNDE”
TRT Genel Müdürü Mehmet Zahid Sobacı ise programın yalnızca bir yeni dönem başlangıcı olmadığını, tıpkı vakitte TRT ailesi olarak ortak inşa ettikleri büyük bir hayalin ve dijital medyaya yönelik stratejik mimari anlayışın bir adım daha ileriye taşındığını simgelediğini belirtti.
Bu dönemle birlikte, içerik üretiminde ulaşılan düzeyin daha ileriye taşındığını, dijital yayıncılık alanındaki bedel ve insan odaklı yaklaşımın da daha görünür kılındığını aktaran Sobacı, “İçinden geçtiğimiz devrin belirsizlikleri, korkuları ve hayatın karmaşası karşısında beşere insan olduğunu hatırlatacak, zihnini berraklaştıracak, yüreğine dokunacak bir içerik arayışı hepimizin ortak gereksinimidir. Ne var ki böylesi içeriklere erişmek her geçen gün daha da zorlaşıyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Sobacı, dijital içerik üretiminde birtakım eğilimlerin şuurlu formda baskın hale getirilmeye çalışıldığına dikkati çekerek, şöyle devam etti:
“İzleyen artık insan olmaktan çıkarılmış, istatistiğin, büyük datanın ve global trendlerin modülü olmuştur. Burada artık ‘İnsanlar neye kıymet verir?’ sorusu yerine ‘İnsanlar neden hoşlanır?’ sorusu hakimdir. Daha açık halde tabir etmek gerekirse dijital içerik sanayisi, global ölçekte bir değersizleştirme ve hatta cinsiyetsizleştirme dayatmasının pratik alanına dönüşmüş durumdadır. Böylesi bir global dayatma altında insan bedellerinden arındırıldığı için aile kurumu örselenmekte, birey yalnızlaşmakta ve kültürel çeşitlilik tahrip edilmektedir. İşte tam da bu noktada, milletlerarası dijital platformumuz doğal, bir platform olmanın çok ötesinde bir mana söz ediyor.”
“AİLE VE TOPLUM YAPIMIZI SAPKIN İDEOLOJİLERDEN KORUMAK HEPİMİZİN ORTAK SORUMLULUĞUDUR”
tabii ile değersizleştirmeye yönelik global dalgaya karşı bedel odaklı şahsiyetli bir duruş ortaya konulduğunun altını çizen Sobacı, şunları lisana getirdi:
“tabii ile biz, global içerik sanayisinin her geçen gün daha da sığlaşan yapısına karşı, kıymetlerimizi gözeten, şiddete, müstehcenliğe ve yozlaşmaya yer vermeyen, aileyi merkeze alan ve kendi öykümüzü güçlü biçimde anlatan içeriklerle izleyicilerimizin karşısına çıkıyoruz. Bu bağlamda 2025 yılının, ülkemizde ‘Aile Yılı’ olarak ilan edilmesi, bizim bu yaklaşımımıza farklı bir mana kazandırmıştır. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın dikkat çektiği üzere çocuklarımızı ve gençlerimizi ziyanlı akımlardan, aile ve toplum yapımızı sapkın ideolojilerden korumak hepimizin ortak sorumluluğudur. Türkiye’nin kamu yayıncısı olarak, biz de bu sorumluluğun şuuruyla hareket ediyoruz. Bu nedenle gerek klasik, gerekse dijital mecralarımızda aile dostu içerikleri yaygınlaştırmak için tüm gücümüzle çalışıyoruz. Aileyi ve toplumumuzu tahrip etmeye çalışan sapkınlıklara karşı şerh düşüyoruz. Memleketler arası dijital platformumuz natürel, işte bu çabamızın değerli bir yansımasıdır.”
Mehmet Zahid Sobacı, natürel içeriklerine ait de bilgiler vererek, “Yaklaşık 2,5 yıl evvel kurduğumuz natürel, bu müddet zarfında memleketler arası ölçekte dikkat çeken bir muvaffakiyet çizgisi ortaya koydu. Onlarca ülkede erişilebilen, beş farklı lisanda içerikler sunan ve izleyici kitlesini her geçen gün daha da büyüten global bir markaya dönüştü. Bugüne dek 60’dan fazla yepyeni imal, 600’ün üzerinde sinema ve dizi, tekrar 600’ü aşkın belgesel ve program ile toplam 22 bin saati aşkın içeriği izleyicilerimize sunduk, 13 milyon üye sayısını aştık, dünyanın farklı coğrafyalarında milyonlarca beşere eriştik.” kelamlarını sarf etti.
GECEYE ÇOK SAYIDA DAVETLİ KATILDI
TRT’nin memleketler arası dijital platformu doğal’ın yeni dönem aktifliğine, TRT idaresi, üst seviye bürokratlar, sanatkarlar, dizi ve sinema kesimi profesyonelleri ile kültür-sanat ve spor topluluğunun önde gelen isimlerinin de ortasında bulunduğu çok sayıda davetli katıldı.
Bülent İnal, Kemal Uçar, Ahmet Kural, Murat Ünalmış, İhtilal Nas, Şencan Güleryüz, Bedir Bedir, Özge Özberk, Taner Ölmez, Uğur Aslan, Burak Yörük, Osman Sonant, Yağmur Tanrısevsin, Tolga Sarıtaş, Dilan Çiçek Deniz, Melis Sezen, Sanem Çelik, Berk Atan, Wilma Elles, Birkan Sokullu ve İhtilal Özkan’ın da ortalarında bulunduğu, alışılmış üretimlerinde rol alan oyuncular, basın mensuplarına yeni döneme ait his ve fikirlerini aktardı.
Gecede, platformun yeni özgün üretimleri ve sevilen dizilerinin yeni dönemleri tanıtılırken, gişe rekortmeni sinemalardan büyük beğeni toplayan dizi ve belgesellere, UEFA yayınlarından itibarlı spor turnuvalarına uzanan bir içerik periyodu duyuruldu.
İzleyicilerin platformla kurduğu duygusal bağı mesken sıcaklığında hissettiren özgün bir dizaynla kurgulanan aktiflik alanı da iştirakçilerin beğenisini kazandı.
Yeni dönemin öne çıkan dizilerinden seçilen sahneler, fragmanlar ve platformu anlatan datalarla doğal’ın yeni devir vizyonunun tanıtıldığı aktiflik, aile fotoğrafı çekimiyle sona erdi.
YENİ DÖNEMDE YENİ YEPYENİ ÜRETİMLER TABİİ’DE YER ALACAK
Ev sahipliği yaptığı 60’tan fazla orjinal imal ve 22 bin saati aşan itinayla seçilmiş içerikle izleyicilerin beğenisini kazanan doğal, yeni dönemde eklenecek üretimlerle içerik dünyasını daha da zenginleştirecek. Pek çok yeni orjinal üretim yeni dönemde tabii’de izleyiciyle buluşacak.
Yeni dönemde, Cansu Dere ve İbrahim Çelikkol’un başrollerini paylaştığı “Binbir Gece Masalları”, başrollerinde Taner Ölmez, Caner Şahin ve Özge Özberk’in yer aldığı, İslam dünyasının en büyük alimlerinden biri olan Gazali’nin hayatını bahis alan “İmam-ı Gazali”, savaşın yıkımından kaçan bir ailenin umut dolu seyahatini husus alan “Asylum”, her kısmında farklı bir öykü anlatan, Birkan Sokullu, İhtilal Özkan, Zafer Algöz ve Serdar Orçin üzere isimlerin yer aldığı “P.A.Y.”, Melis Sezen’in başrolünde olduğu “Leyla Hali”, gerçek olaylardan esinlenen, Murat Yıldırım ve Hande Doğandemir’i buluşturan “Kara Kış”, gündemin süratle değiştiği bir haber ajansında geçen absürt olayları husus alan “Muhabir”, Ertan Saban ile Dilan Çiçek Deniz’in başrollerini paylaştığı “Persona” üzere yeni yepyeni diziler izleyicinin beğenisine sunulacak.
Ayrıca “Gassal”, “Yeşil Deniz Milenyum” ve “Küçük Dahi İbn-i Sina” üzere sevilen dizilerin yeni dönemleri da tabii’de yer alacak.
Gişe rekortmeni sinemalar, dünyanın dört yanında beğeniyle izlenen dizi ve belgeseller, UEFA Şampiyonlar Ligi, UEFA Avrupa Ligi ve UEFA Konferans Ligi müsabakaları ve farklı kısımlarda birbirinden çekişmeli spor karşılaşmaları da, olağan ekranlarında izleyicilerle buluşmaya devam edecek.
