-
Haber7
Gazeteci Ali İhsan Karahasanoğlu, Haber7 köşe yazısında Ali İhsan Aktaş’ın iddianamesine ait belediyelerdeki ihalelerin yolsuzluğa dönüştüğünü belirterek, “Her şey çok gü-zel o-la-cak.. 1,5 milyon TL’lik İstek damatlığı” başlıklı yazısını kaleme aldı.
Karahasanoğlu’nun yazısında şunlara değindi;
Bülent Arınç beyefendi..
Hüseyin Çelik beyefendi..
Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan, Mahmut Arıkan beyefendiler..
“Olmaz ki canım, muhalif partinin belediye liderleri için de tutuklama kararı verilmez ki” diyen, algı oluşturan herkese soruyorum..
İhsan Aktaş özelinde, belediyelerdeki ihale yolsuzlukları iddianameye dönüştü.
Savcılığın ne yapmasını, yargıçların ne karar vermesini istersiniz?
Soyut değil, somut soruyorum, somut karşılık veriyorum:
“Beşiktaş’ta kullanmak üzere pazarlık adabı araç kiralama ihalesinin evrakında yer alan tekliflere atılan imzaların firma sahiplerine ilişkin olmadığı;” halinde iddianamede tespit var.
Ne yapılmasını dilek edersiniz?
Kamu parası, yoksul fukaranın yetimin parasını çarçur etmek için, belediye kasasından daha çok para alabilmek için, ihale teklifleri ortasında, geçersiz doküman düzenlenmiş..
Bunları yapanlar için, tutuksuz yargılanma mı yapılmalı idi? İsmine düzmece doküman düzenlenen firmaların sahiplerine baskı uygulaması için, belediye başkanı serbest mi bırakılmalı idi?
“Beşiktaş’ta bulunan bir taşınmazın düşük bedelle gizlice satıldığı, gerçek bedel ile satış bedeli arasındaki farkın Belediye Başkanı Rıza Akpolat ve takımı ortasında paylaşıldığı” tez ediliyor..
Rıza Akpolat’a da davette bulunalım.
Bu tez hakkında ne diyorsunuz? Bahsedilen taşınmaz, gerçek bedeline mi satılmıştır.. Buyrun anlatın, biz de bilelim, savcılık bu isnadında haksız mı? Açık açık soruyorum.. Deniliyor ki: “Kaçak yapı olmasına karşın Mandarin Hotel’e işletme ruhsatı verilmesi için Ali İstek Yılmaz koordinesinde 750 bin doların Akpolat’a sevk edildiği;”
Mandarin Hotel’in hiçbir kaçak kısmı yok mu, buyrun karşılığınızı verin.. 750 bin dolar tezi, ne verenin banka kayıtları ile ne de İstek Akpolat’ın harcamaları ile tevsik edilememiştir, diyebiliyorsanız, buyrun söyleyin..
Polis okulunu Kent Parkı yaptıracağız diyen Canan Kaftancıoğlu da dahil olsun, sohbetimize..
“SÖZ VERDİĞİ KENT PARK YERİNE, İNŞAAT YAPILIYOR”
CHP’nin İstanbul’da rüşvet ağı ile halka vadettiklerini yerine getirmek yerine inşaatlar yapıldığını belirten Karahasanoğlu, “CHP İBB’yi kazandı. Fakat kelam verdiği Kent Parkı yerine, orada inşaat yapılıyor.. Hem nasıl? Rüşvet ağı ile..
Buyrun iddianameden o bahisteki tespiti de aktarayım:
“ASTAŞ grup tarafından Polis Okulu inşaat alanındaki yol için Ali İstek Yılmaz koordinesinde 300 bin doların elden alınıp Akpolat’a teslim edildiği;”
Buyrun, o yol ile ilgili hiçbir sorun olmadığını, rüşvet alıması için bir sebep bulunmadığını, tezin palavra olduğunu söyleyiniz..
“Bayer İnşaat- Kocadağ Yatırım İştiraki Boulevard Balmumcu Projesi’nde yapı ruhsatı verilmesi karşılığında 4 milyon doların Akpolat’a aktarıldığı” da sav ediliyor..
Buraya kadar olanlar, nakit transferlerdi. “Yok abim benim, asla bu türlü bir para almadım” diyebilirler.” dedi.
AKPOLAT’A FİYATSIZ KONUT VERİLDİĞİ İDDİALARI
Beşiktaş Belediyesi’ne taşere edilmesi karşılığında Akpolat’a fiyatsız konut verildiğine dair savlara da değinen Karahasanoğlu; Peki, “MESA Şirketler Kümesi Kent Etiler Projesi’nde Akpolat’ın özel görüşmeleri sonucunda İBB ve KİPTAŞ uyumunun sağlanması, yıkım sürecinin Beşiktaş Belediyesine taşere edilmesi karşılığında Akpolat’a Beykoz Evleri’nde fiyatsız konut verildiği;” tezine ne diyeceksiniz?
Konut orda.. Kayıtları orda.. Aslanlar üzere çıksın Bülent Arınç ağabeyimiz, cüppesini giysin, avukatlığını yapsın, Rıza’nın..
“Böyle bir konut yok. Hiç olmadı.. Palavra söylüyorsunuz” desin..
Ardından da, “Tutuksuz yargılansın” desin..
Diyebiliyor mu.
Tıss yok..
Prensip olarak, şahsın cebine giren para ile belediye kasasına giren para ayrımı yaparım. İkincisi de yanlıştır lakin..
“Önce, birincisi ile uğraşımızı tamamlayalım, sonrasında belediyeye bağış işinin de üzerine gidelim” kanısındayım..
Bu kapsamda, “Mana İnşaat’ın usulsüzlüklerinin görmezden gelindiği, farklı tarihlerde ‘Aşevine bağış’ ismi altında daima yüksek meblağlardan oluşan toplam 30 milyon liranın elden alındığı” tespitini, alınan paranın aşevine harcanmama ihtimalinde üzerine gidilmesi, fakat nitekim aşevine harcandı ise, “görmezden gelinen usulsüzlükler”in detayını bilmemiz gerektiğini belirtip, bunu geçelim..
RÜŞVETLER, LÜKS TATİLLER, RUHSAT ALIMLARI…
Yine Kanada merkezli Four Seasons Otel’den aşevine 10-12 milyon dolar civarında rüşvet temin edildiği argümanını da not edelim, geçelim.
“Nispetiye’de lokantaya alkollü ruhsatı için elden nakit para teslim edildiği” tezine, bu sefer Hüseyin Çelik beyefendiden yanıt bekleyelim.. Said Nursi alkollü lokanta ruhsatı hakkında ne kaygısı sanki?
Bir de bu iş için rüşvet alınması.. Dolayısı ile “Aslında ruhsat alamayacak bir yer miydi” sorusunu da sorarak.
Şu tespite geçelim:
“Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat’ın haksız karla ailesini, akrabalarını, belediye çalışanlarını, arkadaşlarını ve kimi siyasi bireyleri lüks tatillere götürürken, acentelere 26 Şubat-19 Ağustos 2024 tarihleri ortasında 633 bin dolar ödediği”..
Çok kolay..
Rıza bey, çabucak Hüseyin Çelik ve Bülent Arınç ile cezaevinde olduğu için daha kolay irtibat kurabilir; Hüseyin Kocabıyık ile irtibata geçip, “Ne 633 bin doları arkadaşım. Ne tatili? Tayyip Erdoğan tatil yapar, ben yapmam.. Cumartesi pazar bile belediyedeyim.. Dini bayramlarda, ulusal bayramlarda halkımla beraberim” diyebiliyor mu?
“İSTANBUL BELEDİYELERİ NİMET İMİŞ”
Çok şey istedik değil mi?
Peki, yalnızca şunun karşılığını versin: “633 bin dolar harcama yapmadım.”
633 bin dolar deyince, biraz komik oluyor..
24 milyon TL diyelim de..
Bin çalışanın, bir ay uzunluğu çalışıp aldığı maaş toplamı diye özetleyelim de, anlaşılsın..
Daha net bir tespit:
“Rıza Akpolat’ın, eski eşinden çarçabuk boşanıp, CHP’den tanıştığı Yeşim hanım ile yaptığı düğünü için Aytül Ayke’ye 327 bin dolar ödediği, damatlık için Dior’a 36 bin dolar verildiği.”
Rıza bey, savunmanız çok kolay..
“Düğünümü ben, CHP’lilere yakışır, gecekondudan gelen konuklarımın zorluk çekmeyeceği, 100 bin TL yiyecek-içecek dahil masraf ile yaptım” dersiniz. Ben de Bülent Arınç ile birlikte cüppemi giyer, sizi savunmaya gelirim..
“Damatlık elbisem 36 bin dolar değil. 1.5 milyon TL’ye damatlık mı olur arkadaşım. Biz Erzincanlıyız.. Sen de hemşehrimsin. Bizim o denli milyon milyon TL’lik damatlıklarda, o taraklarda bezimiz olmaz” dersin..
Ben de Hüseyin Çelik ile birlikte, Hüseyin Kocabıyık ile birlikte, seni vefatına savunurum..
Haydi bakalım hemşehrim İstek beyefendi..
Görelim savunmanızı..
Bir mütevazı CHP’li edası ile..
Gecekondulara giderken, takındığın rolle ve telaffuzla..
Bir izah et şu işi..
CHP’liler de rahat etsin..
AK Parti içindeki akepeliler de rahat etsin.. Daha durun..
Yat kıssasına gelmedik..
Contens 24 bir sonra..
Adamlar belediyeyi, Ekrem İmamoğlu’nun şu kelamı ile görmüşler: “İstanbul nimet nimet..”
Gerçekten, bu adamların yatları için, katları için, damatlıkları için.
İstanbul belediyeleri nimet imiş.
