Önceki gün 98 yaşında hayatını kaybeden sanatçı için Üsküdar Valide-i Cedid Camii’nde cuma namazını müteakip cenaze namazı kılındı.
Cenaze merasiminde taziyeleri, Niyazi Sayın’ın hekimi Serhat Onur kabul etti.
‘YAŞAYAN EFSANEYDİ’
Törene katılan İstanbul Vilayet Kültür ve Turizm Müdürü Hüseyin Keskin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Sayın’ın Türk musikisi için değerine değinerek, şunları kaydetti:
“Türk musikisinin yaşayan efsanesi olan Niyazi Sayın Hocamızı bugün cuma namazı sonrasında Hakk’a uğurladık, sırlamış olduk. Şu anda burada defin süreçleri gerçekleşiyor. Rabbim rahmetiyle muamele eylesin. Sayın, Türk musikisinin değerli bir ismi olmakla birlikte, birebir vakitte nezaketi ve zarafetiyle bizlere örnek olan değerli bir isim, değerli bir büyüğümüzdü. Son periyotta büyük isimlerimizi yolcu ediyoruz. Rabbim yerlerini doldursun diyoruz. Niyazi Sayın, ‘neyzenlerin piri’ olarak sahiden bu vakte kadar hocalarından aldığı o ilmi yüzlerce, binlerce öğrenci yetiştirerek sonraki jenerasyona aktarmış oldu. Münasebetiyle defteri kapanmayacak diyebiliyoruz. Kültür ve sanat etrafının başı sağ olsun.”
Mimar Celaleddin Çelik, Niyazi Sayın’ın çok büyük bir isim olduğunu belirterek, “Onu yalnızca bir müzisyen olarak anmak mümkün değil. Kendisinin yalnızca müzisyenliğini konuşsak bile tekrar de Türk müziğinin bu kudrette bir sanatkar görmediğini söyleyebiliriz. Hoca yalnızca müzisyen değil, fevkalade bir şahsiyetti. Bizim kuşağın ve birçok insanın geçmişle İstanbul kültürüyle bu büyük medeniyetle bağını kuran en kıymetli figürlerden biriydi. Hoca gerçekten bir çınar üzere yaşadı ve onu bugün 98 yaşında uğurluyoruz.” formunda konuştu.
‘HOCANIN EMEĞİ TARTIŞILMAZ’
İstanbul Tarihi Türk Müziği Topluluğu Sanat Direktör Yardımcısı Bahri Güngördü, Niyazi Sayın’la 40 yılı aşkın bir bağlantısı olduğunu belirterek, “Hocamla 1985 yılında tanışmıştık. Ben kanun, o ney sınıfındaydı. Talebeleri gelmediği vakit hocanın yanına giderdim ve sohbetimiz bu türlü başlamıştı. Sonra yıllarca musiki ortamlarında birlikte vakit geçirme talihimiz olmuştu. Türk musikisinin en kıymetli entelektüellerinden bir tanesiydi. Hem musiki hem edebiyat hem de başka sanatlar alanlarında çok yeterliydi. İcra ekolünün haricinde talebeleri vardı. Bugün Türk musikisi her noktasında çok güzel gelişim gösterdiyse burada hocanın emeği tartışılmaz.” dedi.
Araştırmacı müellif Safiyüddin Erhan ise Niyazi Sayın’ın Türk kültürü için değerine dikkati çekerek, şunları söyledi:
“Eski tarihi, eski manevi iklimi yaşayan şahsiyetler gittikçe azalıyor. Onlardan mazimize ilişkin daha kolay ve canlı anılar edinebiliyorduk. Mazinin o ruhaniyetli iklimini daha kolay takip edebiliyorduk. Onların bu biçimde bedenen ortamızdan ayrılmaları olağan ki bizi mahzun ediyor. Ama yapıtları ve hayattaki kendi hassasiyetlerini ince bir formda takip eden talebeleri şimdi ortamızda. İnşallah onların açtığı bu musikimizin ruhaniyetli iklimi kaybolmayacak, devam edecektir. Biz tekrar talebelerinden sanatının devamını dinlemeyi takip etmeyi umuyoruz.”
Törene İstanbul Valisi Davut Gül, Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Kara, Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Kara, tarihçi Murat Bardakçı ve müzisyen Özer Özel’in yanı sıra Sayın’ın yakınları, sanatçı dostları ve sevenleri katıldı.
– Niyazi Sayın hakkında
Niyazi Sayın, erken yaşlardan itibaren müzikle iç içe bir hayat sürdürdü, müzisyen ve neyzen olarak Türk müziğine kıymetli katkılarda bulundu.
Ailesinin yönlendirmesiyle okul periyodunda armonika çalan Sayın, cami musikisini öğrenmek için de değerli bir uğraş harcadı.
Sayın, vatani görevini yaptığı eğitim alayında, İstanbul Belediyesi Konservatuvarına girdi.
Çocukluğunda taş plaklardan dinlediği Tanburi Cemil Bey’in tesirinde kalan sanatçı, 1947’de tanıştığı Mustafa Düzgünman’ın meskeninde düzenlediği özel dini musiki meşkleriyle musikiye birinci önemli adımı attı.
Sanatçı, klasik sanatlardan ebru ve ciltçiliğin yanı sıra fotoğrafçılığı da Düzgünman’dan öğrendi. Düzgünman vasıtasıyla tanıştığı Üsküdar Musiki Cemiyeti üyelerinden neyzen Emin Bey’in tesiriyle neyzenliğe adım atan Sayın, birinci meşklerini Yenikapı Mevlevihanesi piri Abdülbaki Dede’nin oğlu Gavsi Baykara’dan aldı.
Bir yandan Üsküdar Musiki Cemiyeti’ne devam eden Sayın, neyzen Süleyman Erguner ile İstanbul Radyosu’nda icra ettiği saz yapıtlarıyla Nevzat Atlığ’ın dikkatini çekti ve 1954’ten itibaren İstanbul Radyosu’nun müzik yayınlarında misyon aldı.
Usta sanatçı, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı’nda öğretim vazifelisi ve nefesli sazlar ana bilim dalı başkanı olarak görev yaptı. Washington Üniversitesinin daveti üzerine 1980’de bir yıl kadar ABD’de tamburi Necdet Yaşar ile Türk musikisi ve ney eğitimi verdi.
Washington Üniversitesinde Necdet Yaşar ile profesör unvanı alan Sayın, aynı üniversitenin etnomüzikoloji kısmında Türk müziği dersleri ve konserler verdi.
– Birçok sanat ve zanaat üzerine uzmanlaştı
Niyazi Sayın, ebrudan fotoğrafa, tespihçilikten sedef kakmacılığına, elektronikten tornacılığa, gülcülükten ağaç işlerine kadar, birçok sanat ve zanaat üzerinde uzmanlaştı.
Sanat hayatı boyunca hocası Halil Dikmen’in ve Tanburi Cemil Bey’in sanat anlayışlarını birleştirme gayesini gözeten Sayın, ney icrasına getirdiği yeni kalıplar ve durumlarla bir dönüm noktası teşkil etti. Musiki dünyasında geleneği kendi içinde yenilediğine yönelik ortak kanaat oluşturdu.
“Sanat ahlakın uzantısıdır” diyen Sayın, sanatın yalnızca teknik bir bilgi değil, birebir vakitte ahlaki bir sorumluluk taşıdığına inanıyordu ve sanatını her vakit insanlara yarar sağlama emeli güderek icra etti.
