Türk Sanat Müziği’nin efsane ismi Muazzez Abacı, doğum gününde hayatını kaybetti. 5 Kasım’da kızını görmek için gittiği ABD’de kalp krizi geçiren usta sanatçı, 12 Kasım’daki 78. yaş gününde ömür uğraşını kaybetti. O, daha 7 yaşında periyodun Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve Başbakanı Adnan Menderes’in huzurunda “Üsküdar’a Giderken”i söyleyen küçücük bir kız çocuğuydu. O çocuk büyüdü, Türk Sanat Müziği’nin altın seslerinden biri oldu.
Gelin, hem sahnelerin assolistini hem de bir periyoda damgasını vuran o güçlü bayanın hayat öyküsüne birlikte bakalım…
Türk Sanat Müziği’nin efsane ismi Muazzez Abacı, 12 Kasım 1947’de Ankara’da dünyaya geldi.
Ailesinin soyadı Altıok’tu. Babası, “Sarı Bomba” lakabıyla tanınan ünlü boksör Oktay Beyefendiydi. Ne yazık ki küçük Muazzez, babasını şimdi bir buçuk yaşındayken kaybetti. Babasız büyüyen sanatçı, o eksikliği hiçbir vakit unutmadı.
Eğitimine Ankara Koleji’nde yatılı olarak başladı ve liseye kadar burada okudu.
Daha 7 yaşında küçük bir kız çocuğuyken, devrin Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve Başbakanı Adnan Menderes’in karşısında “Üsküdar’a Giderken Aldı da Bir Yağmur” müziğini seslendirdi. Şimdi o yaşta, geleceğin büyük bir sanatkarının geldiğinin sinyallerini veriyordu.
Abacı, müziğe olan tutkusunun peşinden giderek 1967 yılında Ankara Radyosu’na stajyer sanatçı olarak girdi.
Üç yıl sonra birinci konserini verdi ve kısa müddette sesini geniş kitlelere duyurdu. 1972 yılında “Silemezler Gönlümden” isimli müziğiyle yıldızı parladı. Bir yıl sonra çıkardığı birinci plağı “Bir Sen Kaldın İçimde” büyük yankı uyandırdı.
1974’te Bebek Maksim Gazinosu’nda assolist olarak sahneye çıkan Abacı, sırf sesiyle değil, gösterişli sahne biçimi, şık tutumları ve güçlü yorumuyla da Türk Sanat Müziği’ne damga vurdu.
“Şakayık” ve “Vurgun” üzere unutulmaz yapıtlarıyla bir periyoda ismini altın harflerle yazdırdı. 1998’de Kültür Bakanlığı tarafından Devlet Sanatçısı unvanına layık görüldü.
2000’li yıllarda müzik dünyasındaki sakinlikle birlikte sahnelerden bir mühlet uzaklaştı.
2007’de “Hayalin İçin Söyle” isimli televizyon yarışında heyet üyesi olarak karşımıza çıktı. 2011’de yakın dostu Gönül Yazar’la birlikte bir reklam sinemasında rol alarak ekranlara nostaljik bir dönüş yaptı.
Sanat kadar özel hayatıyla da konuşulan Abacı, birinci evliliğini 18 yaşında, polis memuru Abdurrahman Abacı ile yaptı.
Bu evlilikten doktor olan kızı Saba dünyaya geldi.
1970’te yollarını ayıran Abacı, 1973’te avukat Atilla Kurtbaş ile evlendi.
Ancak bu evlilik de iki yıl sürdü.
1980’de ise ünlü kabadayı Hasan Heybetli ile evlendi.
Bu evliliği o devir epey meşhur olduğu için ayrıyeten ayrıntılıca anlatmak istiyoruz. Tezlere nazaran; Heybetli, daima Abacı’nın çalıştığı gazinoya gidip hayranlıkla onu izliyordu. Bir gün bir yürekle Abacı’ya onunla birlikte olmak istediğini söyledi. Fakat Abacı istemedi.
Heybetli kolay kolay pes etmedi.
24 saat Abacı’yı düşündüğünü söz eden 24 adet kırmızı gül gönderdi. Bu ağır ilgi karşısına Abacı daha fazla dayanamadı ve bir baht verdi. O talih kısa müddet sonra büyük bir aşka dönüştü. Çift bir bağa başladı başlamasına fakat Heybetli’nin koşulları Abacı’yı epeyce zorladı. Artık gazinoda çalışmamasını, orada kazandığı paranın daha fazlasını ona vereceğini söyleyen Heybetli’ye Abacı karşı çıktı. Lakin aşkları ağır batı ve çift 1980 yılında birinci evliliklerini yaptı.
İlk evlilikleri diyoruz zira bu fırtınalı evlilik 3 yıl sürdü.
Sonra bir müddet farklı kalan çift 1986 yılında yine nikah masasına oturdu. Heybetli, evlilikleri boyunca birkaç defa cezaevine girip çıktı. Hatta Heybetli cezaevindeyken, Muazzez Abacı, cezaevinin tam karşısında bir konut tutu ve bir röportajında o periyottan ‘Hasan cezaevinin bahçesinden bir ıslık çalardı, ben balkona koşardım’ diye bahsetti.
Ancak bir türlü anlaşamayan ikili 1993’te tekrar boşandı.
2006’da Heybetli’nin elinde bir gülle kapısına gelip “Üçüncü defa evlenecekler” söylentileri çıksa da, bu sefer öykü yarım kaldı. Boşansalar da Abacı, Heybetli’den ‘Eli açık, yeterli yürekli ve konutta hiç sesi çıkmayan gerçek bir delikanlıydı. Biz onunla tekraren ayrılıp barıştık fakat alakamız ömürlük oldu’ diye bahsetmeye devam etti.
Son yıllarını daha sakin geçiren sanatçı, ABD’de yaşayan kızı Saba’yı ziyaret etmek için 30 Ekim’de Amerika’ya gitti.
Orada geçirdiği kalp krizi sonrası hastaneye kaldırıldı, stent takıldı fakat böbreklerinde oluşan komplikasyonlar nedeniyle ağır bakıma alındı.
12 Kasım günü, yani doğum gününde, 78 yaşında hayata veda etti.
Acı haberi menajeri Taner Budak duyurdu:
“Büyük bir hüzünle sanatkarımız Muazzez Abacı’yı 12 Kasım 2025 tarihinde, 78’inci doğum gününde kaybettik. Sevgisi, güler yüzü ve hoş kalbiyle ebediyen hatırlanacak.”
Sanat topluluğunu ve sevenlerini yasa boğan bu veda, bir bölümün kapanışı oldu. 💔
Türk Sanat Müziği artık onun sesi olmadan biraz daha sessiz…
