Cumhurbaşkanlığı Bağlantı Başkanı Burhanettin Duran, Kudüs’e ait “Kim ki bu kenti zorla ele geçirip halkına zulmetmiş, mescitlerine ve kiliselerine saldırmışsa Kudüs’ün uzun tarihinde lanetle anılan bir detay haline gelmiştir. Bu mübarek kent, ‘Sadece benimdir’ diyen birçok ihtiraslı ve kibirli karakterlerin en büyük hezimetine sahne olmuştur.” sözlerini kullandı.
Panelin açış konuşmasını yapan Duran, İsrail’in, Filistin topraklarındaki zulmünü ve işgalini on yıllardır sürdürdüğünü, milletlerarası hukuku, teamülleri, insani bedelleri çiğneyerek topyekun bir katliam gerçekleştirdiğini söyledi.
Duran, İsrail rejiminin okulları, hastaneleri, kutsal yerleri yerle bir ettiği Gazze’nin, tam bir enkaza dönüştüğünü belirterek, “7 Ekim 2023’ten bu yana, Netanyahu ve katliam şebekesi, 64 binden fazla Filistinliyi öldürdü, 150 bin kişinin yaralanmasına neden oldu ve 2 milyona yakın insanı da zorla yerinden etti. Yardım dağıtım noktalarında saf insanlara tekraren ateş açtı ve açlığı bir soykırım aracı olarak kullandı.” halinde konuştu.
İsrail’in, Filistinli bebeklerin kundaklarını kefene dönüştürdüğünü ve bu gidişatın tüm insanlığı derinden yaraladığını vurgulayan Duran, “Soykırım uygulamaları ve zorbalıklarıyla İsrail’in insanlığı sınamadığı bir alan kalmadı. Bununla da yetinmedi, bölge ülkelerine yönelik egemenlik ihlalleriyle, hücumlarıyla krizi genişletme ve derinleştirme amacını da açıkça ortaya koydu. Yemen, Lübnan, Suriye, Tunus ve İran’ın akabinde İsrail, geçtiğimiz hafta Katar’a da saldırarak müzakere için Doha’da bulunan heyeti amaç aldı. Uyguladığı soykırım ve yayılmacılıkla global ve bölgesel barış için bir tehdit olan bu yapı karşısında milletlerarası toplum artık harekete geçmek zorundadır.” diye konuştu.
“DÜNYANIN ARTIK BİR İSRAİL SORUNU VAR”
Duran, dünyanın artık bir İsrail sorunu olduğunu belirterek, “Uluslararası hukukun üzerinde hoyratça tepinen, sistemden değil kaostan beslenen, bölgemizdeki kaosun, düzensizliğin ve istikrarsızlığın bizatihi kaynağı haline dönüşen yıkıcı bir rejime dönüşmüştür İsrail.” dedi.
İletişim Başkanı Duran, Türkiye’nin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde birinci andan itibaren Filistin’in, Gazze’nin, hakkın ve hakikatin gerisinde durduğunu, tüm sistemleri harekete geçirdiğini belirterek, şunları söyledi:
“Dün olduğu üzere bugün de, Gazze’de kalıcı ateşkes sağlanması, insani yardımların bir an evvel ulaştırılması ve 1967 hudutları temelinde başşehri Doğu Kudüs olan, coğrafik bütünlüğü haiz, bağımsız bir Filistin Devleti’nin hayata geçirilmesi, en kıymetli önceliklerimiz ortasında yer almaktır. Sayın Cumhurbaşkanımız, Birleşmiş Milletler Genel Konseyi başta olmak üzere memleketler arası her toplantıda, ikili görüşmelerinde ve telefon diplomasisinde daima Gazze’yi her merkeze almıştır. Geçtiğimiz pazartesi günü, İslam İşbirliği Teşkilatı-Arap Ligi Fevkalâde Tepesi, Katar’ın daveti ve Türkiye’nin dayanağıyla Doha’da toplandı. Sayın Cumhurbaşkanımız burada da gerçekleştirdikleri hitaplarında, ‘Diplomatik uğraşlarımızı İsrail’e yaptırım uygulamalarının artması için yoğunlaştırmalıyız’ bildirisini verdi. Doğrusu bu orada verilen en güçlü bildiriydi.”
“YOĞUN DİPLOMASİ FAALİYETLERİ YÜRÜTÜLÜYOR”
Duran, Türkiye’nin, bir yandan ağır diplomasi faaliyetleri yürütürken öte yandan insani yardımlar konusunda da üstün çaba sarf ettiğine dikkati çekerek, kelamlarını şöyle sürdürdü:
“AFAD, Türk Kızılay, Türkiye Diyanet Vakfı üzere devlet kurumlarımız ve sivil toplum kuruluşlarımız, alandaki tüm engelleme ve zorluklara karşın Filistinlilere deva olmak için seferber olmuş durumda. Yaklaşık 2 yıldır süren bu soykırımda, Türkiye olarak Gazze’ye 100 bin tondan fazla insani yardım ulaştırdık. Türkiye’nin yardımları, Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansına (UNRWA) verdiği dayanaklarla 40 milyon doları aştı. Ancak burada üzülerek belirtmeliyim ki Gazze’ye yapılan yardımın gereksinim sahiplerine ulaşmasının önünde hala önemli pürüzler bulunuyor. İsrail insani yardım düzeneklerini işlemez hale getirmek için barbarca halini sürdürüyor. Milletlerarası toplumun dengeli ve tesirli bir insani yardım rejimi tesis etmesi artık ertelenemez bir sorumluluktur.”
“SÖZ KONUSU GAZZE İSE BU ARTIK BİR SIZI DEĞİL BİR SANCIDIR”
Cumhurbaşkanlığı Bağlantı Başkanı Duran, Türkiye’nin ağır çalışmalarına eşgüdümlü olarak Filistin’in bağlantı cephesindeki gayretini desteklemek ve haklı sesini yükseltmek için gayrete devam ettiklerini belirterek, “Şunu net bir halde tabir etmek istiyorum, kalbin idraki sızıdır, global vicdanı harekete geçirecek olan da budur. Kelam konusu Gazze ise, Kudüs ise bu artık bir sızı değil, bir sancıdır, bir kalp ağrısıdır. İsrail’in zorbalığını, Filistin’in uğradığı haksızlığı, özetle zalimi ve mazlumu en net halde ortaya koyuyoruz.” dedi.
Dünya vicdanının İsrail’den daha büyük olduğunu hatırlatan Duran, “Şükürler olsun ki milletlerarası toplumda giderek büyüyen, çok haklı bir reaksiyon var. İsrail soykırımının durdurulması tarafında güçlü bir reaksiyon var. Bu manada global vicdanda İsrail çoktan mahkum oldu. Bunun tarihe notunu düşüyoruz. Medya olarak, irtibat yapıları olarak tarihe notunu düşüyoruz. İnanıyorum ki yarın İsrail soykırımcılığının ispatlanmasında bu uğraşlar en büyük katkılardan birini sunacaktır.” değerlendirmesinde bulundu.
Duran, İsrail rejiminin soykırım cürmünden asla kaçamayacağını, irtibatın tüm araç ve metotlarıyla, tüm platformlarda ve tüm içerik biçimleriyle Gazze’nin dünya gündeminde kalması için ağır gayret sarf ettiklerini söyledi.
“TÜRK MEDYASI FİLİSTİN KONUSUNDA BAŞARILI BİR İMTİHAN VERDİ”
Soykırımcı İsrail’in 250’den fazla dezenformasyonunu ifşa ederken, global medyadaki iki yüzlü yaklaşımları gözler önüne serdiklerini belirten Duran, şunları kaydetti:
“Dergilerimizde ‘Filistin özel sayısı’ çıkarırken, harikulâde toplantılara mesken sahipliği yaparken, sempozyumlar, stantlar, basın tipleri düzenlerken ve dünyanın dört bir yanında programlar gerçekleştirirken, bir vicdan hareketine öncülük ettiğimizi biliyoruz. Bu gayretimizde yalnız değiliz. Birçok ülkede İspanya’dan, dünyanın başka birçok köşesine kadar tüm dünya bu haklı reaksiyona katılıyor ve memleketler arası toplum, devletlerini, başkanlarını baskı altına alıyor. Bugün gerçekleştirdiğimiz panelimiz de bunun somut çıktılarından biridir. Biz Bağlantı Başkanlığı olarak, TRT olarak, Anadolu Ajansı olarak ve tüm Türk medyası Filistin konusunda başarılı bir imtihan verdik. Ülkemizin haber grupları alanda şiddete ve engellemelere maruz kalmalarına karşın Gazze’deki soykırımı insanlığın gözleri önüne taşımaktan geri durmadı. TRT Haber kamerası, Gazze’de İsrail’in barbarlığı sonucu kırılmıştır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “İsrail güçleri basın mensuplarımızın hakikate ayarlı kameralarını kırmış olsa da hakikatin ortaya çıkmasına mahzur olamadı.” sözüne atıfta bulunan Duran, kelamlarına şöyle devam etti:
“TRT Haber, 20 binin üzerinde Gazze haberini ekrana taşırken, TRT World yayınlarının yüzde 50’den fazlasını Filistin ve Gazze’ye ayırmıştır. Milletlerarası dijital platformlar, Filistin bahisli üretimleri sansürlerken ülkemizin memleketler arası dijital platformu Alışılmış, ‘Filistinlilerin Öyküleri’ başlıklı bir kısım açmıştır. Anadolu Ajansımız da bölgeden 13 farklı lisanda yaklaşık 144 bin haber geçmiştir. ‘Tanık’ ve ‘Kanıt’ kitaplarının yanı sıra 200 bin fotoğraf ve 15 bine yakın görüntü hem kamu vicdanına sunulmuş hem de milletlerarası mahkemelerde kanıt olarak yerini almıştır. Ayrıyeten İrtibat Başkanlığı olarak İsrail’in Gazze’de sistematik olarak katlettiği gazetecileri mevzu alan bir kitap çalışmasını da bitirmiş bulunuyoruz. Bu kitapta da görüleceği üzere İsrail, tek emelleri bölgede yaşanan gerçekleri dünyaya duyurmak olan 300’e yakın basın işçisini hakikati susturmak için, onların sergilediği fotoğraf ve imgeleri susturmak için bilerek ve isteyerek katletmiştir. Yalnızca bu örnekler bile Gazze’deki soykırımın dünyaya duyurulmasında Türk medyasının bir lokomotif misyonu gördüğünü ortaya koymuştur.”
“İSRAİL, ASİMETRİK USULLERE BAŞVURMAKTAN DA GERİ DURMAMAKTA”
Duran, Türk medyasının Gazze hassasiyetini açık bir biçimde ortaya koymasına rağmen, dünya medyası için emsal şeylerin söylenemeyeceğini belirtti.
Batı merkezli kuruluşların, coğrafyaya nazaran değişen, etik dışı, taraflı ve kasıtlı yayıncılık anlayışına sahip olduğunu vurgulayan Duran, “İsrail’in Gazze’ye attığı bombalara, konvansiyonel ve dijital medya alanında palavralar, bilgi karartması ve dezenformasyon kampanyaları eşlik ediyor. Böylelikle hakim anlatıyı denetim altında tutmaya çalışan İsrail, bu alanda asimetrik usullere başvurmaktan da geri durmamaktadır.” tabirlerini kullandı.
Duran, bugün bir dijital algoritma tahakkümünden bahsetmenin mümkün olduğuna dikkati çekerek, “Medya araçlarını ve dijital ortamı büyük ölçüde denetim altında tutan güç, müsaadesiz topladığı bilgileri tahlil ederek bireyleri, kendi biçimlendirdiği içeriklere yönlendirmektedir. Bu yolla bir yandan toplumsal algı şekillendirilirken bir yandan da İsrail’in bir savaş hatalısı olduğu gerçeği algoritmik olarak sansürlenmektedir. sansürle örtülüyor.” diye konuştu.
“KÜRESEL MEDYA ALANINI HAKİKAT UĞRAŞININ BİR CEPHESİ OLARAK GÖRÜYORUZ”
Zalimle mazlum ortasındaki çabanın, bir veçhesiyle de medya platformlarında sürdüğünü söz eden Duran, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Küresel medya alanını hakikat gayretinin bir cephesi olarak görüyoruz, kendi bağlantı ve medya ekosistemimizi buna nazaran daha da güçlendiriyoruz. Global medya alanındaki bu anlatı çatışması sürerken vicdan sahibi toplulukların sesinin daha gür çıkmaya başladı. Bu hayli memnuniyet verici bir konudur. Günümüzde, İsrail’in Filistin halkına yaşattığı akıl almaz zulüm, dünyanın farklı yerlerinde protesto ediliyor. Vicdan sahibi milyonlar, yaşadıkları kentlerin meydanlarında Filistin bayrakları dalgalandırıyor. Sivil inisiyatifler Gazze ablukasını kırmaya çalışıyor. Binlerin katıldığı konserler, spor karşılaşmaları, kültürel faaliyetler bir anda İsrail’in güçlü biçimde kınandığı mecralara dönüşüyor. Soykırımcı İsrail rejimini açıktan ya da dolaylı biçimde destekleyen politikler, vatandaşlarının vicdani reaksiyonlarıyla yüzleşmek zorunda kalıyor. Çok şükür ki bizler Türk milleti olarak Cumhurbaşkanımızın liderliğinde kenetlenmiş biçimde Filistin davasını savunuyoruz. Bu mevzuda farklı görüşlere sahip olunsa bile iktidar ve muhalefetiyle bütün kısımlar birebir yerde duruyor ve Filistin’in haklı davasına takviye veriyor.”
“NİCE İHTİRASLI VE KİBİRLİ KARAKTERLERİN EN BÜYÜK HEZİMETİNE SAHNE OLMUŞTUR”
Duran, Kudüs’ün, tarih boyunca ne Haçlı işgalcilere ne de emperyalist güçlere boyun eğmediğini belirterek, “Kim ki bu kenti zorla ele geçirip halkına zulmetmiş, mescitlerine ve kiliselerine saldırmışsa, Kudüs’ün uzun tarihinde lanetle anılan bir detay haline gelmiştir. Bu mübarek kent, ‘Sadece benimdir’ diyen birçok ihtiraslı ve kibirli karakterlerin en büyük hezimetine sahne olmuştur. Türkiye olarak Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde, bu zulmü asla yasal görmeyecek, normalleştirmeyecek ve yakın bir gelecekte hesabının sorulması için yapılan bütün teşebbüsleri destekleyeceğiz.” açıklamasını yaptı.
Türkiye’nin, insanlığın turnusol testi olan Gazze konusundaki net tutumunu ortaya koyduğunu belirten Duran, “Uluslararası toplumu bir kere daha Gazze’de yaşananlara ‘dur’ demek için harekete geçmeye davet ediyoruz.” diye konuştu.
