Prof. Dr. Utku Altunöz, “Temmuzda beklenen rekor enflasyon oranı yurttaş için ayrı bir külfet oluşturacak. Daha da zorlu günler bizi bekliyor. Eylülde okulların açılmasıyla servis ücretleri, enerji giderleri yükü artıracak” dedi.
Sinop Üniversitesi Gerze MYO Bankacılık ve Finans bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Utku Altunöz, dolar kurunun 28-31 TL bandına oturacağını ifade ederek “Cumhurbaşkanının en düşük memur maaşının 22 bin TL’ye çıkarılacağı açıklamasını yaptığı gün 22 bin TL’ye 1124 dolar alınabilirken bu tutar bugün 940 dolar bandına geriledi” dedi.
Ocak 2024’e kadar bir maaş iyileştirmesi olmayacağına göre yaşanacak her külfetin yurttaşın sırtına yeni yük getireceğini vurgulayan Altunöz ile son gelişmeleri konuştuk.
TEK HANE HAYAL
- Seçimlerden sonra hükümetin uyguladığı ekonomi politikalarını nasıl görüyorsunuz?
Uygulanmakta olan ekonomi politikası resmi olmayan IMF politikasıdır. İnatla uygulanan heterodoks ekonomik modelin sürdürülebilir olmaktan çıktığı Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından da anlaşılmış olacak ki Bakan Şimşek tarafından uygulamaya koyulan ortodoks politikalar bunun göstergesi. Bakan Mehmet Şimşek’in büyük bir enkaz devraldığı ortada. Yapılan vergi artışları tepeden tırnağa tüm mal ve hizmetlerin fiyatlarında önemli artışlara neden oldu. Bu durum enflasyonun orta vadede tek haneye düşürülme amacının da hayalden öteye gidemeyeceğini göstermekte. Temmuz ayı enflasyon oranı rekor seviyelerde olacak.
- Ciddi vergi artışları ve zamlar devreye konuldu, ekonomiyi vergi artışları kurtarır mı, bütçe açığını bu zamlar kapatır mı?
Vergilere yapılan zam ve artışları bütçe açığını azaltır. Olaya sadece vergi artışları tarafından bakmamız yanlış olur. Vergi artışlarının yanında Bakan Şimşek önemli tasarruf tedbirlerine gidileceğini bildirdi. Peki bu tedbirlere ne kadar uyulacak? “İtibardan tasarruf olmaz” mantığıyla devam edilip bütçe harcamaları artarak devam ederse vergi artışları sonucu bütçeye girecek kaynağın pek de etkisi kalmayacak. Ayrıca akaryakıta yapılan zam ve benzeri vergiler ek bütçenin gelirleri arasında yer almakta olup bütçe açığını azaltmayacak. Halktan toplanan bu vergiler kurumlardan ve şirketlerden de aynı derecede toplanabiliyor mu? Vergi barışları, vergi ödeyememe durumları ve sağlanan esneklikler nedeniyle kesinlikle hayır. Alkole yapılan yüksek zamlarla kaçak alkole yönelinmesi, akaryakıt artışlarıyla tatil vb. harcamaların ertelenmesi de problem. Son söylemlerden bütçe açığı ile mücadelenin enflasyonla mücadelenin önüne geçtiğini anlıyoruz.
- Yakın vadede yurttaşın sırtına yeni yükler binecek mi?
Seçim sürecinde verilen tüm vaatlerin maaliyetleri maalesef halkın sırtına binecek. Bunu zaten son yapılan vergi artışlarından, 2023’te bir defaya mahsus olmak üzere ek motorlu taşıtlar vergisinin iki defa ödenecek olmasından, ilaçlara yapılan yüzde 30.5 zamdan anlayabilmekteyiz. Maaşlarda yapılan artışların olumlu etkisinin bu zamana kadar yapılan vergi artışları ve zamlarla yok olduğunu söyleyebiliriz. Temmuz 2023’te beklenen rekor enflasyon oranı da yurttaş için ayrı bir külfet oluşturacak. Ocak 2024’e kadar herhangi bir maaş iyileştirmesi olmayacağına göre yaşanacak her külfetin vatandaşın sırtında yeni yük olacağını aşikHaar.
DAHA ZOR GÜNLER GELECEK
- Zamlarla alım gücü eriyor. Bu anlamda yurttaşı nasıl günler bekliyor, yoksullaşma nereye varır?
Cumhurbaşkanının en düşük memur maaşının 22 bin TL’ye çıkarılacağı açıklamasını yaptığı gün 22 bin TL’ye 1124 dolar alınabilirken bu tutar bugün 940 dolar bandına geriledi. Yani maaş zammı ceplere girmeden uçup gitti. Yurttaşı daha da zorlu günler bekliyor. Eylülde okulların açılması, servis ücretleri, sonbahar ve kış mevsiminde artan doğalgaz kullanımı gibi giderler yurttaş için maliyetlerin daha da artacağı anlamına geliyor.
- Bundan sonraki süreçte bir IMF programı gündeme gelebilir mi?
Bakan Şimşek’in şu anda uygulamakta olduğu politikaların IMF politikalarından farkı yok. Şunu üzülerek söyleyebilirim ki IMF tarafından bu program uygulatılıyor olsaydı harcamalar çok daha rasyonel bir zeminde gerçekleşecek, itibardan tasarruf olmaz mantığı ile yapılan yatırımlar duracak, seçimde bu kadar fütursuzca harcamalar yapılamayacak ve savurganlık son bulacaktı. Türkiye, IMF ile imzaladığı stand by anlaşmalarıyla çok acı deneyimler yaşadı. NATO liderler zirvesinde İsveç’e onay veren ülkemizin bunun karşılığında IMF ile bazı temaslarda bulunabileceği iddiaları da gözden kaçmamalı.
DOLAR 31 LİRAYA ÇIKAR
- Döviz kuru zirveye çıktı. Enflasyon ve döviz kuru ile ilgili öngörüleriniz neler?
Akaryakıta gelen zamlar, döviz kurlarındaki yükselişler ve bitmek bilmeyen vergi artışlarının etkisi ile Temmuz 2023’te TÜİK’e rağmen çok büyük ihtimalle son 50 yılın en yüksek temmuz enflasyonunu karşılayacağız. Kabaca bir hesap yaparak yüzde 10 seviyelerinde bir enflasyon oranının açıklanmasını bekliyorum.
Dolar/TL kurunun bundan sonraki akıbetinde ise TCMB’nin faiz politikası ve sıkılaşmanın hangi hızda kaydedileceği belirleyici olacak. Dolar kurunun 28-31 TL bantlarında yapacağı zirvenin ardından TCMB tarafından uygulanan ilave sıkılaştırma ve sadeleştirme politikalarının etkisiyle bu seviyelerde çapalanacağını öngörüyorum.
Dördüz açıkla karşı karşıyayız.
DÖRDÜZ AÇIK SORUNU
- Şu anda ekonominin en can yakıcı sorunları neler?
Öncelikle Türkiye’de cari açık ve bütçe açığı sorunu var ki ekonomi literatüründe bu durumu ikiz açık olarak adlandırıyoruz. Yine Türkiye’de diğer bir açık olan tasarruf açığını da ikiz açığa ekleyerek literatürde üçüz açık dediğimiz duruma ulaşıyoruz. Buna çıktı açığının da eklenmesi ile dördüz açık denilen kavram incelenmeye başlanmıştır. Enflasyon bir sorun. Önemli sorunlarından biri de işsizlik. Risk primimizin rekor seviyelere çıkması, güven ortamının yeniden tahsis edilememesi nedeniyle ile özellikle doğrudan yatırımları çekemememiz de diğer önemli sorunlarımızdır. Yüksek oranlı dış finansman ihtiyacı ve vergi yapısının bozukluğu da üzerinde durulması gereken sorunlar.