İletişim Başkanı Duran sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “İsrail’in Gazze’de başlattığı yeni atak dalgası, Netanyahu hükümetinin işlediği soykırım cürümlerinin kanlı bir evresidir. Bu akınlar, milletlerarası hukukun temel unsurlarını hiçe saymakta, İsrail’in işlediği savaş kabahatlerine ve insanlığa karşı cürümlere yeni bir boyut eklemektedir. Binlerce Filistinlinin katledilmesine, yüz binlercesinin yerinden edilmesine yol açan bu taarruzlar, insani trajediyi dayanılmaz bir noktaya taşımaktadır. Artık milletlerarası toplum için mazeret kalmamıştır” sözlerini kullandı.
“NETANYAHU’NUN, KUDÜS HAKKINDA CUMHURBAŞKANIMIZA YÖNELİK KELAMLARININ HİÇBİR KARARI YOKTUR”
Türkiye’nin İsrail’in Filistin’e yaptığı zulmü yasal görmeyeceğini ve hesabının sorulması için bütün teşebbüsleri destekleyeceğini belirten Duran, “Başta BM Güvenlik Kurulu olmak üzere tüm sorumlu sistemlerin derhal harekete geçmesi, ateşkesin sağlanması ve İsrail’in işlediği hatalar nedeniyle milletlerarası hukuk önünde hesap vermesi bir yükümlülüktür. Türkiye olarak Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde, bu zulmü asla legal görmeyecek, olağanlaşmasını kabul etmeyecek ve hesabının sorulması için yapılan bütün teşebbüsleri destekleyeceğiz. İşlediği savaş kabahatleri sebebiyle memleketler arası mahkemelerce yargılanan, yol açtığı insani trajedi sebebiyle insanlık vicdanında mahkûm edilen Netanyahu’nun, insanlığın ortak mirası olan kadim Kudüs hakkında Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik sözlerinin hiçbir kararı yoktur” dedi.
İsrail’in Gazze’de başlattığı yeni saldırı dalgası, Netanyahu hükûmetinin işlediği soykırım suçlarının kanlı bir aşamasıdır. Bu saldırılar, uluslararası hukukun temel ilkelerini hiçe saymakta, İsrail’in işlediği savaş suçlarına ve insanlığa karşı suçlara yeni bir boyut…
— Burhanettin Duran (@burhanduran) September 16, 2025
“KUDÜS, TARİH BOYUNCA NE HAÇLI İŞGALCİLERE NE DE EMPERYALİST GÜÇLERE BOYUN EĞMİŞTİR”
Kudüs’ün tarih boyunca Haçlı işgalcilere ve emperyalist güçlere boyun eğmediğini söyleyen Duran, “Kudüs, tarih boyunca ne Haçlı işgalcilere ne de emperyalist güçlere boyun eğmiştir. Kim ki bu kenti zorla ele geçirip halkına zulmetmiş, mescitlerine ve kiliselerine saldırmışsa, Kudüs’ün uzun tarihinde lanetle anılan bir detay haline gelmiştir. Bu mübarek kent, ’sadece benimdir’ diyen birçok ihtiraslı ve kibirli karakterlerin en büyük hezimetine sahne olmuştur. Kudüs’ün kutsiyetinin ve maneviyatının işgal siyasetleriyle gölgelenmesi asla kabul edilemez. Başşehri Doğu Kudüs olan, 1967 hudutlarına dayalı bağımsız ve tam hükümran bir Filistin Devleti kurulana kadar kardeşlerimizin haklı davasının yanında olmayı sürdüreceğiz” tabirlerini kullandı.