AK Parti MKYK toplantısı Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında toplandı. Toplantı devam ederken, AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik değerli açıklamalarda bulunuyor.
İşte Çelik’in açıklamalarından öne çıkanlar:
“İSRAİL BARIŞ SÜRECİNE SALDIRDI”
1. hususumuz Gazze gündemidir. Eğitim öğretim yılının açılmasıyla birlikte orada bombalanan, ölen çocuklara dikkat çekmek için Gazzeli çocukların insanlık trajedisine dikkat çekmek için gençlik kollarımız bir aktiflik gerçekleştirdi.
Gelinen nokta soykırım şebekesinin, başından beri söylüyoruz, ‘İsrail’in kendini savunma hakkı’ diye konuşuyoruz, onları çok güç duruma düşürecek diye. Bu saldırganlık Suriye, Lübnan, İran, Yemen’e yayıldığı üzere son olarak dost, kardeş ülke Katar’a saldırı gerçekleşmiştir.
İsrail saldırganlığı Katar’a da sıçradı. Haftalardır Hamas’ın barışa yanaşmadığı söyleniyordu. Halbuki Hamas heyeti bir toplantı kararı almıştı. Bu toplantı direkt barış üzerine yapılan bu toplantıyı İsrail, Katar’da maksat aldı. İsrail ateşkesi yok etmek için vurdu, müzakere heyetini sinsice tuzağa düşürdüler. Bu soykırım şebekesinin hiç bir kural tanımadığını bir kez daha gördük.
Netanyahu durdurulmadan diğer bahisler konuşulamaz. İsrail, Gazze’ye doğru yola çıkan Sumud filosuna da iki sefer saldırdı. İnsanlığın yararına olacak her şeye karşı saldırı halinde olduklarını görüyoruz.
“AK PARTİ’YE İŞTİRAK SÜRECEK”
Önümüzdeki günlerde AK Parti’ye iştirak sürecek.
TERÖRSÜZ TÜRKİYE SÜRECİ
Terörsüz Türkiye konusundaki bütün çalışmalarımızı hassasiyet ile yürütüyoruz. Cumhur ittifakı olarak bu iradeyi canlı tutuyor ve gereken çalışmaları yapıyoruz. Sabotajları da bütünüyle takip ediyoruz. Birilerinin PKK’nın feshi dışında bir gündeme kaydırmaya çalışmasına müsaade etmeyeceğiz. Gündem silah bırakılması, silahların yakılmasıdır. Odak aşikardır, gündem belirlidir. Bir devlet politikası olarak ilgili kurumlar üzerine düşeni yapmaktadır. Yapılmak istenileni de görüyoruz. Silah bırakma sürecini saptırmaya dönük yaklaşımları yakından takip ediyoruz. Bunlara dönük yapılacak değerlendirmeler vardır ancak temel sorun polemiklerle vakit kaybetmemektir. Odak kaybına müsaade vermeyeceğiz. Terörsüz sürecini hassasiyetle sürdürüyoruz. İstikamet saptırmaları takip ediyoruz.
Türkiye ulusal güvenlik politikalarından vazgeçiş değildir. Terör devletçikleri oluşturmak isteyen ülkelerin bir takım karanlık merkezlerin faaliyetlerini de görüyoruz. Ajandamızı net tutarak, siyasi lisanımızı bu enfeksiyonlardan koruyarak yanıt vereceğiz.
KATAR’DAN SONRA TÜRKİYE’YE YAPILAN TEHDİTLERE CEVAP
Türkiye’ye şurası saldıracak burası saldıracak üzere gündemleri dikkate almamak lazım. Türkiye kudretli bir ülkedir. Şu gazeteci bu gazeteci bir şey söylemiş; bunları pahalandırmak bile vakit kaybı. Bu şahıslara gerektiğinden fazla alan almak üzere sonuç doğuruyor.
Türkiye Cumhuriyeti hiç kimsenin düşmanı değil. Terörle mücadelesini bütün dünya biliyor. Bazıülkelerden gelen tehditlerin bizim yararımızda hiçbir hükmü yoktur. Bu şer şebekelerinden bizi övmesi halinde bizim için alaydır. Anca bizi överlerse ‘ne kusur yaptık’ diye alarm durumuna geçeriz. Şurasıhedef gösterildi üzere konuları konuşmak yerine, soykırım şebekelerinin attığı adımları konuşmak daha doğru olacaktır. Tarih boyunca ülkemiz bir çok defa tehdit edildi. Bu tehditlere verilen en güzel yanıtlardan biri de Gazi Mustafa kemal Atatürk’ün ‘Geldikleri üzere giderler’ sözüdür. Bir diğeri ise Cumhurbaşkanımızın ‘Bir gece ansız gelebiliriz’ sözdür. Türkiye kudretli yanıt verebilecek güçtedir.
CHP’NİN KURULTAY DAVASI
Şimdiye kadar yaptığımız çağrılara karşın, hatta sağduyulu kimi CHP’lilerin çağrısına karşın Özgür Özel bu sorunla yüzleşmekten geri duruyor. Sıkıntıyı de kendileri ile AK Parti ortasında bir süreçmiş üzere davranıyorlar. Sayın Özel diyor ki, AK Parti bizi karıştırmaya çalışıyor. Suçlayan da suçlanan da CHP’li. Biz bunun hiçbir tarafında yokuz.
Bir grup skandallarla bir grup usulsüzlüklerle hareket ettiklerini söylediler. Bu tezlerle ilgili olarak CHP’de belediye başkanlığı yapmış bireyler suç duyurusunda bulundular. Bu sıkıntı CHP içindeki tartışmalarla ortaya çıktı. Bu argümanları biz CHP’lilerden duyduk. Bunlar ortaya çıktıktan sonra CHP’lier gidip yargıya başvurdu ve bu süreçleri inceledi. Yargıya yer teşkil eden hususlar CHP’lilerin suç duyurusu ile ortaya çıkan hususlar. Burada hiçbir AK Partilinin şikayeti yok.
Sizin vilayet liderleriniz, yöneticileriniz diyor ki çürüme var, yolsuzluk var diyor. Bunu önünüze alıp tartışacaksınız.
CHP’li arkadaşlarınız tarafından lisana getirilenlerle ilgili ne diyorsunuz, bir şey söyleyin. Bunun hiçbir tarafında biz yokuz. Sıkıntıyı hakikat yere koyalım. En büyük haksızlık milletimize yapılıyor: CHP siyaset kurumunun kendi arkadaşları tarafından lisana getirilen kirlilikle mücadele edeceğine vatandaşı sokağa çağırıyor. Bir küme usulsüzlük yapmışsa bu sivil siyasetin güvenliğini tehlikeye atan bir durumdur. Siyasetin güvenliği memlekette en başta gelen hususlardan biridir.
Partilerin içinin yozlaştırılarak tehdit edilmesine müsaade etmemeliyiz. CHP’ye oy veren vatandaşlarımıza da haksızlık yapılıyor.
Kendi sıkıntınızı halletmemişsiniz, beceriksizliğinizi vatandaşı sokağa çağırarak örtbas etmeye çalışıyorsunuz.
SUÇA SÜRÜKLENEN ÇOCUKLAR
Çocuk yaşta suç işleyenlerle ilgili olarak Sayın Cumhurbaşkanımız da çeşitli açıklamalar yaptı. Yaşı küçük ancak terör aksiyonu yapmış, polislerimizi şehit eden o katil üzere, Ahmet Minguzzi ve Ankara’daki kardeşimiz üzere çocukları katledenler…. Bunları bir suç makinesi üzere yetiştiren şebekenin çözülmesi gerekiyor.
Buna dönük olarak ne yapılması gerektiğine dair İçişleri Bakanımızın kapsamlı bir çalışması var. Bunların kullandığı bir kadro toplumsal medya hesaplarının bu çocukları birer çete mensubu olarak örgütlemek üzere kurulduğu tespit edildi.
Bu o kadar yaygın bir ağ ki; bununla ilgili olarak iki toplumsal medya mecrası öne çıkıyor. Münasebetiyle İçişleri Bakanımız bu çalışmayı yakın vakitte partimizde de pahalandırmak üzere sunacak.
Adalet Bakanımız açıkladı; bununla ilgili olarak yasal düzenleme yapılması konusunda çalışmalarını yapıyorlar.
Burada birtakım hukukçularımız da diyorlar ki; suça sürüklenmiş çocuk kavramını ortadan kaldırırsak bu da çocukların korunmasıyla ilgili bir kadro üniversal hukukun kazanımlarına ziyan verebilir. Onu da görmüyor değiliz; değerli buluyoruz.
Bu çocukların, çocuk olarak değerlendirilmesiyle ilgili kategoriler ne olacaktır, hiç pişmanlık göstermeyen açıklamalar yaparak ortaya koydukları aksiyonların kıymetlendirilmesi konusunda, bunların artık çocuk kategorisinde değerlendirilemeyeceği bir duruma gelinmiştir.
