MHP Genel Sekreter Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu, Van’da, ‘Terörsüz Türkiye’ başlığıyla gerçekleştirilen toplantıda değerli iletiler verdi.
Tamer Osmanağaoğlu, “Terörsüz Türkiye demek yalnızca iç cephenin güçlendirilmesi demek değil, jeopolitik bir tahkimatın da gerçekleştirilmesi demektir. Zira Terörsüz Türkiye demek; jeopolitik bir türbülanstan geçen içinde bulunduğumuz coğrafyada yalnızca kendimiz için değil, gönül coğrafyamızdaki mazlumların da tek umududur.” dedi.
Osmanağaoğlu’nun açıklamaları şu halde:
“Anlamayanlara, anlamak istemeyenlere, anlayıp da anlamamış üzere yapanlara buradan Van’dan sizlerin huzurundan sesleniyorum. Tarihin bize yüklediği reddedilemeyecek sorumlulukları bir sefer daha hatırlatıyorum:
Malazgirt’ten Anadolu’ya bakan Sultan Alpaslan’ın, İstanbul’dan Roma’ya bakan Sultan Fatih’in, Kocatepe’den Ege sularına bakan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün iradesi ve liderliği bugün de Milliyetçi Hareket Partisi Genel Merkezinde yaşamaktadır. İradenin sahibi Devlet Bahçeli, o iradenin koruyucusu Milliyetçi Hareket Partisi, o iradenin kaynağı ise büyük Türk milletidir!
Kıymetli dava arkadaşlarım, saygıdeğer konuklar; unutulmasın ki; Terörsüz Türkiye; tarihî hafızamızı yok sayamayacak kadar önemli, konjonktürel gelişmeleri hafife alamayacak kadar kıymetli gelişmelerin ortaya çıkardığı bir süreçtir.
Terörsüz Türkiye; kendilerinin pazarlık materyali yapmaya alışanların tez ettikleri üzere bir al-ver süreci değil, ortak hafızamızın, ortak tarihimizin kazandırdığı deneyimlerin bahşettiği bir tahayyül ve nihayetinde ulusal bir mefkuredir.
“TERÖR ÖRGÜTLERİNİN VARLIĞI ULUSAL ŞUURU KEMİREN BİR URDUR”
Bugün palavralarla beslenmiş, kurgular ve iftiralarla süslenmiş kimi sav sahipleri de biliyor ki; PKK terörü başta olmak üzere tüm terör örgütlerinin varlığı, Türk ve Türkiye yüzyılı maksatlarının aksatan bir yük, ulusal şuuru kemiren bir urdur.
Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli bu eser ortadan kaldırılabileceğini, ortadan kaldırmak için de Türk milletinin ve Türk devletinin kudretinin kafi geleceğini açık bir biçimde ilan etmiştir. Bu ilan ediş; bugüne kadar terörün tarifini yapan, teröristle uğraşın hududunu belirleyen hükümran paradigmaya da kökten bir meydan okumadır.
Terör imalathanesi haline gelen emperyalist güçlerin Türkiye’yi karıştırmak için kullandığı elverişli aparatın kökten yok edilmesidir. Elbette mazrufla değil zarfla ilgilenen hamiyetsizler olacaktır. Elbette özle değil kabukla uğraşmayı tercih eden ve utanmadan bundan siyasi rant devşirmeye çalışan devşirmeler de olacaktır. Fakat unutulmamalıdır ki; biz rahmete toz kondurmayan Milliyetçi Hareket Partisiyiz!
Biz bin yıllık muazzez anıyı kirlettirmeyecek Milliyetçi Ülkücü Hareketiz. Biz her köşesi mücevher, her insanı müstesna, her evresi kutlu anılar barındıran vatan topraklarına helal getirtmeyecek büyük Türk milletinin tuz hakkıyla birbirine kenetlenen mensuplarıyız. Zira biz; Milliyetçi Hareket Partisiyiz!
Çünkü biz; prestij suikastçılarına aman vermeyen, beka problemini ise itibarsızlaştırmaya çalışanlara haddini bildiren Devlet Bahçeli’nin yol arkadaşlarıyız! Görüyoruz, İzliyoruz ve tefekkür ediyoruz… Biz Türk ve Türkiye Yüzyılı dedikçe, önder ülke Türkiye’nin önüne set çekmeye çalışanlar kendilerini ifşalamaktadır. Biz huzur ve refah dedikçe düzensizlik isteyenler, kaos murat edenler kirli yüzlerini açık etmektedir.
Biz yürekten yüreğe, sarsılmaz köprüler inşa etmekten bahsederken kardeşlik hukukunun temelini dinamitlemeye çalışanlar haddini aşmaktadır. Biz gönüller inşa etmekten bahsederken aklın ve vicdanın sesine kulaklarını tıkamayı tercih eden sağırlar ortaya çıkmaktadır.
Ne var ki unuttukları gerçek ise Önderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin şu kelamlarında yer almaktadır: Hiç kimse karnından konuşmasın, hamaset çukuruna saplanmasın, düzmece efelenmelere sapmasın, kurusıkı atmasın, palavra anlatmasın. Ederinin ve ciğerinin kaç okka olduğunu çok düzgün bildiklerimiz fason meydan okumalara hiç mi hiç heves etmesin.
Kürt kardeşlerimizle ortamıza hiçbir mihrak giremez. Kürt kardeşlerimizi Türk milletinden ayrıştırmaya hiçbir gurursuzun hareket ve provokasyonu kafi gelemez. Kökeni, mezhebi, yöresi ve anasının lisanı ne olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes hukukun karşısında bir ve eşittir. Tıpkı vakitte Türk milletinin erdemli mensuplarıdır.
Biliyoruz ki Terörsüz Türkiye’ye ulaşılması için dua edenler ve elini taşın altına koyanlar beddua edenlerden ve suya sabuna dokunmaktan imtina edenlerden fazladır. Şahitlik ediyoruz ki; gerçekleri konuşanlar, aklın yolunu tercih edenler, iftira atanlardan, fitne ekenlerden fazladır. Ve ne memnun ki önderimiz Devlet Bahçeli’nin attığı adımın bedeli gün geçtikçe daha âlâ anlaşılmakta, ilan ettiği maksatlar teker teker gerçekleşmekte, çizdiği ufkun parlaklığı ülkemizi ve coğrafyamızı daha da aydınlatmaktadır.
Çünkü Milliyetçi Hareket Partisi’nin olduğu yerde bizatihi milletin kendisi vardır. Zira biliyoruz ki Türkiye; haritası istilacılar tarafından cetvelle çizilen karton devletlerden değildir. Merhum müellif Alev Alatlı’nın dediği üzere; “Türkiye batmaz. Batarsa okyanuslar taşar”. Bizim ne Türkiye’de ne de Suriye’de, emperyalistlerin kirli oyunlarına kurban vereceğimiz tek bir Kürt kardeşimiz bile yoktur.
Türk ile Kürt’ün bahtı ve açısı birdir. Türk ile Kürt; yaşarken birebir bayrak altında, ölünce tıpkı toprak altındadır. Biz nebevi esasa kulak veren ve “Ayrılıkta azap, birlikte rahmet vardır” diyen bütün Kürt kardeşlerimizle omuz omuza, el ele, gönül gönüle vermeye devam edeceğiz.
Kışkırtmaları da daima birlikte yok edeceğiz. Bu kervanın yolunu keseceklerin hayallerini, kâbusa çevireceğiz. Ayak oyunu yapanların ayaklarını, İsrail’in tezgâhı meblağ mı diye el ovuşturanların da ellerini kıracağız. İsrail’in Türkiye üzerine oyun kurmayacağını tez eden kelamda milliyetçi, özde Siyonistlerin kirli zafer hülyalarını da tarihin çöplüğüne gömecek, Terörsüz Türkiye ile üzerine toprağı daima birlikte atacağız.
Ve unutulmasın ki bu topraklar birbirleri üzerinde hakkı olan büyük Türk milletinin ebedi vatanıdır. Bu hak; bin yıldır paylaştığımız tuz ekmek hakkıdır. Bu hak; cephe cephe büyüttüğümüz silah arkadaşlığı hakkıdır, kan hakkıdır. Vakit Abdürrahim Karakoç’un mısralarındaki üzere;
“Allah bir, vatan bir, bayrak bir vücut yanlış yola sapmayalım bilmeden! Doğu, batı diye ayırmak neden? Kardeşiz, tek beden, tek bir milletiz” diye haykırma vaktidir. Bu kutlu emel için, başkanımız Devlet Bahçeli elini değil; kellesini, gövdesini bu taşın altına koymuştur. Önderimizin bu fedakarlığı yaptığı noktada; Terörsüz Türkiye’nin en ufak ihtimali için dahi her ülkücü, kendini bir sefer değil; bin kere feda etmeye hazırdır.
İnanıyor ve biliyorum ki; kocaman bir memleket sofrası kurmanın ve orada 85 milyonun diz kırıp ekmeğini, aşını paylaşacağı gün gelip çatmıştır. Ekmeğin helalinde ve göklerin hilâlinde 85 milyonun tek yürek olup tekrar kenetleneceği vakit gelmiş, vaktin çelikten dişlileri bu kenetlenmenin karşısında aciz kalmıştır.
Bu his ve kanılarla; bu tarihi toplantıyı yöneten saygıdeğer divanı ve burayı şereflendiren Türk ve Türkiye Yüzyılının mimarı siz kıymetli dava arkadaşlarımı muhabbetle selamlıyorum ve sözlerimi başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin şu müstesna duası ile sonlandırmak istiyorum: Hak Teala; karlı dağlarımızı yıkmasın. Kardeşliğimizi ve birliğimizi bozmasın. Milletimizi korusun, devletimizi güçlü kılsın. İmandan ayırmasın, derlesin, toplasın! Hepiniz Allah’a emanet olun.”
