İngiltere merkezli The Economist dergisi, dünyada sürat kazanan savunma yarışındaki yeni istikrarları ele aldı.
Analizde, Avrupa’daki savunma endüstrilerinin Soğuk Savaş sonrası toparlanmakta zorlandığı, Rusya’nın ise savaşın yükü ve yaptırımlar nedeniyle önemli darboğaza girdiği belirtilirken; bu süreçte Türkiye ve Güney Kore’nin öne çıktığına dikkat çekildi.
Rusya geriliyor
Yazıya nazaran, çağdaş mühimmat ve ileri teknolojili silah sistemlerine gereksinim giderek artarken, Batı’daki dev savunma endüstrileri eski üretim kapasitelerine ulaşmakta gecikiyor.
Dünyanın en büyük ikinci silah ihracatçısı olan Rusya ise hem savaşın maliyeti hem de Batı yaptırımlarının kesim tedarikini kilitlemesi nedeniyle önemli bir düşüş yaşıyor.
Milliyet’te yer alan habere nazaran mecmua, Rusya’nın silah ihracatının 2022’ye kıyasla yüzde 50 gerilediğini, klasik müşterilerinin de artık alternatif tedarikçilere yöneldiğini aktardı.
Türkiye’nin yükselişi
Bu boşluğu dolduran ülkeler ortasında Türkiye’nin ismi öne çıkıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde yürütülen “yerli ve milli” üretim atağı sayesinde savunma ihracatının 7 milyar dolar düzeyine ulaştığı vurgulandı.
Bayraktar TB2 ve Akıncı üzere insansız hava araçlarının savaşların seyrini değiştiren örnekler ortasında gösterildiği tahlilde, kara, deniz ve hava platformlarındaki modernizasyon çalışmalarının Türkiye’yi artık sırf bölgesel değil global bir aktör pozisyonuna taşıdığı tabir edildi.
The Economist ayrıyeten, Türk savunma şirketlerinin Avrupa pazarında da yatırımlar yaparak sadece silah tedarik eden değil, tıpkı vakitte teknoloji geliştiren ve stratejik iş birlikleri kuran bir yapıya evrildiğini belirtti.
Güney Kore’nin atılımı
Güney Kore de misal biçimde, bilhassa Avrupa ile yaptığı yüksek hacimli mutabakatlarla dikkat çekiyor. NATO standartlarına uyumlu, süratli teslimat ve uygun maliyet avantajı sağlayan Seul idaresi, tanklardan topçu sistemlerine kadar geniş bir eser yelpazesinde ihracatını katladı.
The Economist, bu süreci “etkileyici bir yükseliş” olarak tanımlıyor.
Analizde, son olarak Türkiye ve Güney Kore’nin artık global savunma yarışında yalnızca izleyici olmadığı tersine, oyunun kurallarını değiştiren, tesiri giderek büyüyen iki stratejik aktör haline geldiği tabir edildi.
